Daha yeni Borges'in blogunda Michael Skibbe ile ilgili bir beyin fırtınası yapmışken adam Alman basınına hafiften isyan etti. Onun hakkında gayet doyurucu bir yazıyı, zamanında yine Borges'ten blogda almıştık. Kendisine ülkeye gelen birçok teknik adama olduğu gibi gerekli zaman verilmemiş ve Galatasaray'da Fatih Terim'in ikinci döneminin ardından iyice ortaya çıkan "teknik direktöre bakış" anlayışının kurbanlarından birisidir Alman hoca. İnanılmaz derecede tatmin edici futbol oynamıyordu takım ama Benfica ve Hertha Berlin deplasmanlarında Cassio Lincoln'ün önderliğindeki futbol (ki Lincoln'un kariyerindeki en hadisesiz dönem de denebilir) Galatasaray'ın, bu sezon başındaki Avrupa Ligi ön eleme maçları bir kenara bırakılırsa (bırakılması da iyi olur zira takımların seviyesi göz önüne alınmalı) son 2 sezonda oynadığı en iyi futboldu. Skibbe'nin bazıları Galatasaray'a pahalıya patlamış eleştirilecek yanları vardı elbet, zaten bunları geçtiğimiz sezon yazdığımız 10'un Gölgesi ve Deve yazılarında uzun uzun belirtmiştik, ama yine o yazılarda belirttiğimiz gibi gidişi kendi hatalarından çok, Galatasaray'da değişen bu teknik direktör anlayışının bir ürününün sonucuydu. Sezonu bitirmeliydi en azından. Eintracht Frankfurt'un başına geçti bu sezon. Takım son 15 yılın en iyi ilk yarı performansının altına imzasını attı ama gelecek hafiften karanlık.
Frankfurt ara transferde bir atılım yapamadı şu anda. Cassio Lincoln transferinin sezon başından beri istiyorlar. Bu yüzden sezon başında yönetimle ufak bir sürtüşmesi oldu zaten Alman hocanın. Devre arasında sorun yine patlak verdi. Theofanis Gekas'ı da kiralık olarak Hertha Berlin'e kaptırdılar. Cezayirli forvet Rafik Djebbour'un transferi de suya düştü. Skibbe'nin demeci önemli. "takım olarak oyuncularım performanslarının üst sınırına ulaştılar, bunun üstüne aynı kadro ile geçmemiz çok zor, yeni oyuncular transfer edilmeden, takımı daha üstlere taşıyamayız" demiş Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesine. "Her gün bize oyuncu menajerlerinden yüzlerce DVD yayıyor, DVD'den bakıp oyuncu almak ne kadar sağlıklı biliyoruz" diyor. Bu gidişin işaret ettiği tek bir sonuç var. İstifa. Sezon sonunda işler düzelmezse, Frankfurt ile başarabileceği şeylerin sınırlı olacağını görüp ayrılma kararı alması bekleniyor. Eintracht Frankfurt, Bundesliga'da ilk devre sonunda 10. sırada ve düşme hattının 8 puan üstünde. Daha da önemlisi, beşinci sıradan sadece 6 puan uzaklıkta. E, daha ileriye gitme planları yapmakta haklı.
11 Ocak 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
9 yorum:
Cassio Lincoln'un en sorunsuz dönemi Hasan Şaş Ümit Karan ve Arda Turan gibi oyuncuların arasına düştüğü dönem olunca başını yediler Lincoln'un.
Yeri değil ama söylemeden edemeyeceğim...
Yerim onun ültimatonunu! Skibbe çok iyi bir adamdı.Ama fazla yumuşak yüzlüydü.
Oynatmaya çalıştığı futbolla da çok çağdaş kafaya sahip olduğu belliydi.Ama ligde rakibi oynatmamaya oynayan ekiplere karşı cılız bir oyunu vardı. Yine de 2001'den bu yana da en güzel Avrupa performansını da Herta ve Benfica'ya karşı verdirmişti.Gittiğinde çok üzüldüm.Ama gitmeyi de haketti.En azından fazla demokrat olmayacaktı.Zamanı gelince takımda "Biz Lincoln'ü istemeyük!" diyen bir kaç kelleyi acımadan alıcaktı.
Zaten şimdi Rijkaard konusundaki korkularımda Skibbe dönemiyle benzer.Rijkaard fazla özgürlük veriyor takıma.Takım içindeki ağır abiler bunu yine süistimal edebilir diye düşünüyorum.Barca'da başına gelenler yine bu özgürlükçü anlayıştan doğdu.Şimdi Guardiola'ya diklenebilen yok.Rijkaard'da böyle olmalı.Yoksa Skibbe'nin yaşadıklarına benzer şeyler yaşayabilir.
Rijkaard'ın tek avantajı takımda fazla çıban kalmadı.Ama yine Mart'a kadar iyi futbol oynatmak zorunda.Hatta Adnan Polat ve yönetiminin de ne pahasına olursa olsun bu sefer ona Skibbe'ye gösterilmeyen toleransı göstermeliler.
Yoksa Adnan Polat Rijkaard'ı bırakın Galatasaray teknik direktörü Fergie,Morinho veya Wenger bile olsa yine kovmayı başarır.
Çünkü hiç güven vermiyo artık teknik direktörlere.Kim olursa olsun hep diken üstünde olucak.Bir de eğer "Teknik direktörümüz sayın X'in arkasındayız." cümlesini duydukmu artık eminim o adamın fazla zamanı kalmamıştır.
Aslinda Skibbe konusunun daha iyi anlasilmasi adina Magath yazisi ya da Guardiola yönetiminin güzellemeleri okunmalidir. teknik-taktikden önemli olan detaylar vardir. isi sadece futbol olan, akli futbola yeten bir teknik adamin basaridaki payi da tartismaya acilmalidir. Skibbe, bir baska teknik adam olma yoliunda ilerliyor ve Türkiye macerasi da onu bu konuda bir hayli tetiklemistir. Sen istedigin kadar güzel ve dogru hareket et, klubün futbol akli konumunda olan Sportif direktörü ya da yöneticisi dogru hareket etmezse yapabilecegin hicbir sey yok..Teknik adam olarak transferden klup ici diger kararlara kadar her seyine karismak durumundasinizdir zira gün gelip de o ilgilenmediginiz alanlarda yapilan isler sizin basarisizliginiza da neden olacaktir. Klinsmann projesi sonrasindaki demeclerden ve Skibbe'nin Türkiye macerasindan anladigi budur ve degisimin nedeni de biraz böyledir..
Hali hazirda otorite sorunu yasayan bir teknik adami rahatlatmak yerine iki yardimcisini teknik adamdan habersiz(basindan ögrenmsitir skibbe.!) komik bir sekilde görevinden alip üzerine de basina bu sekilde yansitip teknik adam-oyuncu iliskisini hepten yok ediyorsunuz. Gariban misali herkesin üzerine yüklendigi adami oyuncular sahiplenmek, onore etmek zorunda kaliyor ki bu bir süre sonra ayni oyuncularin cesitli nedenlerle takima küsmesine yol acacaktir, zira hocadan beklenti farklilasmis ve oldukca fazla olmustur. Magath oyuncularin elinde olan her kozu almak icin varini yogunu ortaya koyar iken burada ise her sey tersine gelismistir. Oyuncular cok ama cok güclü olmuslardir..
Sonrasinda Kaptanligi Lincoln'e verirseniz , ankara deplasmanlarinda tek basina aldigi maclar sonrasi dogal olarak spikerin Arda'ya lincoln'u sormasi sonrasi aldiginiz cevap aslinda her seyi aciklar.. Ama o günden görmek meseledir, bugün benim gibi yazmak degil. Lincoln o gün bitmistir. Arda kendisine göre haklidir ,yanlis bir yönetime isyan vardir ama kendi degerinin anlasilmasi ya da yönetime kendisini anlatmasi icin bir baskasini yadsimak, basarisizligini istemek durumunda birakilmistir. Burada x-y oyuncusu degil bunlarin yönetilemeyisidir sorun. Sadece alti ay önce "floryanin bes kapisi var" dedikten sonra "sen bizim kaptanimizsin, 10 numaramizsin" geyigi dahi klubün futbol aklinin ne kadar karisik oldugunun bilinmesine yeter de artar bile.. Bu da Skibbe röportajininin alintiladigim kisminin son cümlesinin icerigidir aslinda..
"..böyle bir vizyon klupte yok, olayi KISISEL düsünüyorlar.."
Kallici Polat, Skibbeci Sezgin diye giden kisisel kararlarin dogrulugu adina herkesin birbirlerine destek verip köstek oldugu farkli farkli zaman dilimlerinde herhangi birisinin öne ciktigi, bir öyle derken tam da zitti bir sekilde olabilen birbirlerinden farkli ve karmasik oaln akillarin yönettigi klup idi.! Meira'yi neden aliyorsun neden satiyorsun ya da Kalli'nin yanina Lincoln verilir mi diye gider ki bitmez..
Simdi Rijkaard var.. Sükür ki kariyeri en azindan Galatasaray klubunde birligi-beraberligi saglamistir. Ama onun kariyeridir futbol aklinin bir bütünlüge sokan, Galatasaray yönetiminin ne yaptigini bilmesi degildir ve mesele de budur yoksa giden gitmis, kalan kalmistir bize..
Sportif direktörün dogumu sürekli degisen teknik adamlar nedeniyle klup kendi gelismini tamamlayamasi nedeniyle gerceklesmistir. Bir akil olmalidir arkada.. BIzde düne kadar bu teknik adamlar idi.. Simdi ya Rijkaard basarisiz dahi olsa uzunca bir süre kalacaktir kurumsallasmasinin disinda futbol adina gelisim saglanmasi adina.. Ya da gelen-giden teknik direktörlere ragmen klubun icerisinde degismeyecek ve hatta belirleyici olacak bir futbol akli atanmasi gerekir.. Her 2 yilda bir degisme ihtimali olan yönetimlerin ve bu bilindik cok konusan ve karisan yönetici profilinde nasil mümkündür bilinmez lakin olmasi gereken budur zira projeler alti ay sürmüyor genelde..
Skibbe'nin kimliginden ziyade gelisi-gidisi esnasinda yasanilanlar, Meira'dan Gerets'e kadar.. Imdi:
BIzden giden Gerets, Bayern Münih'e teknik direktör adayi olacak sekilde kademe atlamistir. Skibbe Frankfurt'a basari getirmistir ve sükür ki kalli bir yere gitmemis.. Ama bizdeki performanslari da ortadadir. Dolayisla teknik adam degerlendirmesi klubün futbolu yönetme biciminden ayri olamaz ve bir bütündür. Linklenen tartismanin icerigi ve devami niteliginde budur hepsi.
CM'de sürekli Skibbe tarzı yönetim gösterdiğim için verdiğim ultimatum'lardan hep ben zararlı çıkmışımdır. Eğer beni ararsa Skibbe ya da e-mail atarsa pm'den , ona vereceğim nasihat bu yönde olacaktır.
Sportif Direktör fikri futbol şubesindeki çok başlılığı bitirir mi bilinmez.Çünkü teknik direktörü Rijkaard olan kulübün Rijkaard'a göre oldukça kariyerli bir sportif direktör bulması lazım.Hatta daha önce Polat-Üstünel-Sezgin'in kendilerini fubol takımından uzak tutan bu tek başına sorumlu yöneticiyi futbol takımının başına getirmeyi istemeleri lazım.
Çünkü Rijkaard'ın yaşayabileceği sorunları sezip müdahale yapmanın yanında Sezgin-Üstünel-Polat üçlüsününde futbol şubesine ne olursa olsun en ufak müdahale edememesini sağlamak çok zor.
Bence hadi bu adamlar kendilerini pasifize eden tek başına sorumlu sportif direktörü istediler diyyelim.Bu adam ne olursa olsun çok güçlü olmalı.Deneyimli biri olmalı.Valdano gibi biri.Transferden maaşların ödenmesine bütçe hazırlanmasına ve kulüp için tüm meselelere hükmedebilmeli.
Büyük bir isim bulunamazsa bile en azından bu kulüpte uzun seneler görev yapıp kulübün tüm sorunlarını bilen hatta bu sorunlardan etkilenmiş biri de olabilir.Mesela Hagi.
Gerçi bunların hepsi hayal.Polat-Üstünel-Sezgin üçlüsü rahatça futbol şubesinde at oynatmak isteyeceğinden böyle birşeyi düşünmek bile istemezler.
Başka bir konuya geçicem belki ama Galatasaray'da yönetimsel sıkıntı sadece futbol şubesine yok.
Canaydın döneminde ikinci lige düşüp bırakın transfer yapabilmeyi parasızlıktan erkek takımının formalarını giyen bayan basketbol şubesini yönetmek için göreve geldiği sürede önce birinci lige çıkarıp ardından avrupa şampiyonu yapan Mihriban Oğuz daha yeni kovuldu.Ve kendi anlatımıyla yaşadıkları aslında futbol branşı dışında en başarılı tek branş olan basketbolda bile yönetimde ne kadar çok başlı ve dengesiz bir politikanın izlendiğini gösteriyor;
http://bit.ly/7JN0il
Yani kısaca ya yöneticiler kendi ihtiraslarını bir kenara bırakmayı isteyecekler ya da sporla ilgilenen teknik direktör, coach vs. 'yi bu adamların etkilerinden koruyacak çok güçlü sportif direktörler işbaşı yapacak.
Ben böyle bir reform olacağını hiç tahmin etmiyorum.Umarım olur.
Skibbe ve Ültimatom hemde aynı başlıkta, multiatom olmasın. O daha büyük bir olasılık! Skibbe'den yeni buluş: MultiAtom
Adnan Sezgin ve kurumsallık lafıda benim açımdan hep bir soru işareti olmuştur. Skibbe döneminde oyuncuların Lincoln'e tavrı şimdi ise Elano'ya tavırları ortadadır. Bunlar olurken Futbol Şube Sorumlusu eşliğinde bir pozisyonda olan Sezgin'in olaylarda yaptıklarını daha doğrusu yapmadıklarını son derece merak ediyorum.
Ayrıca yurt içi transferlerde yapamadıklarıda geçen sene devre arasında takıma takviye isteyen Skibbe'nin yollamasında etkili olmuştu.
Bunlar göz önüne alınınca hem Derks hemde Neeskens gibi kurmayları olan Rijkaard bence Skibbe'ye göre hem oyunculara hemde basına karşı çok daha dik ve güvenli duracaktırki bu formüle daha kariyerinden gelenler eklenmemiştir.
Benfica karşısında oynadıgımız futbolu unutamadım. son 2 yıl değil 5-6 yılda oynadıgımız en iyi futboldu..
Yorum Gönder