18 Mart 2010 Perşembe

TOP 10 MAÇ KUYRUĞU KLİŞESİ

















Hayatım boyunca ömrümün film şeridi gibi gözlerimin önünden geçtiği 2 an vardır. İkincisi yeleksiz ve tüfeksiz nöbetçileri nöbet yerine götürürken devriye gezen ve bizi yakaladıktan sonra bana "ne lan bu çocukları giydirmişsin kendin ya...ak gibi giyinmişsin" dedikten sonra bana doğru 2 adım atan Albayla göz göze geldiğimiz an, birincisi de bir maç kuyruğu hikayesidir. Tarih 3 mayıs 1998. Yer Mecidiyeköy. Galatasaray-İstanbulspor maçı. Fenerbahçe Ankara'da Şekerspor deplasmanında. Galatasaray'ın 4-1 kazanması ve Fenerbahçe'nin Ankara'a 1-1 berabere kalması üzerine şampiyonluğu ilan ettiği maç. Maç öncesi saat 07:00. Kapalı tribün kuyruktayız. Kapılar 12:00 gibi açılıyor zira maç gündüz oynanıyor. Biz içeri girene kadar geçen son 1-2 saati önümüzdekini ittirerek geçiriyoruz. O kuyrukta yaşadıklarımız başka yazının konusu ama sonuna gelelim. 2 saatlik ittirme maratonunun sonunda bir ses duyuyorum önümden. "İtme laaaaaaaaaaaan". Kafamı çeviriyorum. Meğerse ben ittire ittire kapının oraya gelmişim, polis kontrol noktasına 2 kişi kalmışken hala yükleniyorum, yüklendiğim adam da polisin üzerine kapaklanmış. Polisin cop havada dikey vaziyette, hedef noktası benim kafam. Yarma şeftali gibi ayıracak büyük ihtimalle 2 saniye sonra. İşte o an hayatımın film şeridi gibi gözlerimin önünden geçtiği ilk andır. Şanslıyım o cop inmemiş, ben maça girmiş ve şampiyonluğu alıp eve dönmüşümdür. Top 10 maç kuyruğu klişesi karşınızda.

1-Kaynak adam: Anlatmaya gerek var mı bu adamı? Kuyruğa kaynak yapmak her yiğidin harcı bir iş değildir hem fiziksel hem de psikolojik üstünlük gerektirir. Fiziksel üstünlük, iri yarı olmak demek değildir. Ufak tefek olmak da. Ortalama vücutlu, silik, göze çarpmayan bir görünüşünüz olması lazımdır. İkincisi hal ve hareketlerinizin de dikkat çekmemesi lazımdır. Ani hareketlerden kaçınmak, adımları sabırla atmak ve hedefe konsantrasyon en önemli hamlelerdir. Usta kaynakçılar 1000 kişinin olduğu kuyruğa beşinci sıradan kaynak yapıp, 2 dakika sonra diğer kaynakçılara dönüp "ya arkadaş ayıp oluyor, 8'den beri bekliyoruz, beyler, safları sıklaştıralım almayalım bunları" diyebilen ve dediği gibi de etraftan destek görebilen adamdır. Kendileri hakkında "ya bu eleman burda mıydı?" sorusuna genelde "bilmiyom abi burdaydı galiba" şeklinde cevap verilir. Öyle de mindtrick yaptıran adamdır.

2-Gurbetçi adam: Bunu blogda zaman zaman dile getirdik. Derbi öncesi televizyon kanalları Ali Sami Yen Stadyumu'na bağlanır. Muhabirin arkasında 3 tane kafasına Galatasaray bayrağını sarmış eleman onların yanında bir davulcu ve arkada kalabalık vardır. Muhabir kafası sarılı elemanlardan birine mikrofonu uzatır. "Maç ne olur?". "Abi...abi....Darmstad'dan geldik abi, 2 gündür yoldayız dün akşam burda yattık, 4-0 alırız, Prekazi atar, en büyük Galatasaray oleeeaaaaay...."(davul sesi girer) dandandandandanda...Spiker sallanan bayrakların arasından stüdyoya bir şeyler söyler anlaşılmaz. Gurbetçilerden bazıları zıplarken kameraya doğru eğilir el sallar. Arkadan bir başka gurbetçi cep telefonuyla Gerede'deki amcasına "NTV'yi aç amca NTV'yi" der...Sami Yen'den gurbetçi geçmiştir...

3-Düzen adamı: Türkiye'deki büyük maçların öncesindeki izdiham sırasında, bu kadar emniyet kuvveti yetmiyormuş gibi bir de kuyruğu düzene sokmaya çalışan vatandaşlar vardır. Bu adamlar bilet kuyruğunda isim listesi yapma, kuyruğu tek sıraya sokma gibi planları olay yerine vardıkları anda uygulamaya koyarlar. Yine yukarıda anlattığım İstanbulspor maçında, kuyrukta yer alan bir eleman, kaynakçılara engel olmak için, taraftarların iplerini (şu bildiğimiz sarı kırmızı ipler) ucuca bağlamış, sonra da kuyruğun iki yanına gerip, yandan adam girmesini engellemiş böylece bi nevi Bizans'ın Haliç'e gerdiği zinciri kaynakçılara germiştir. Ama nasıl Bizans fethe engel olamadıysa, onlar da kaynakçılara engel olamazlar. Bu düzen adamlarının bir üst modeli de işi yardımdan geçtim polise yağ çekmeye vardırandır. "Beyler memur arkadaşlara yardımcı olalım, onlar da çalışıyor...evet eveeeet...oleeeaayyy...canımız kanımız polis amcamız"

4-Don't Talk to Strangers: Maç kuyruklarında bir başka demirbaş adam vardır ki bu da genelde maça tek başına gelmiş olan, kuyrukta sakin sakin çekirdek çıtlatırken muhabbet edecek adam bulamadığından size salça olan ama bunu siz arkadaşınızla muhabbet ederken, muhabbeti küfürle bölerek yapan bir adam vardır. Pratikte şöyle karşımıza çıkar. İki kişi konuşmaktadır. "Adnan Polat taktiği bulmuş, çık konuş hakemleri etkile", "Aziz Yıldırım'a bi de laf atıyolar, Keita'nın elini vermediler işte geçen hafta ses çıktı mı?", "Çıkmadı abi, niye çıksın, Fenerli basın ya sözde"....(Arkadaki muhabbeti dinleyen adam)..."Ya ben o Adnan Polat'ın sesini s...ym ya sesini, adam olsun da önce 8-0'lık maçı açıklasın"...Bu misyonu yerine getirdikten sonra ağıza bir çekirdek atılır ve kabuğu tükürülerek yere gönderilir. Ardından çekirdek az önce lafına girilen gençlere uzatılır. Artık bir kuyruk badiniz olmuştur.

5-Enemy Within: Kuyruk öyle bir işkence türüdür ki, zamanında yakalanmış SS subayları kurşuna dizilmek ve asılmak yerine Türkiye'deki derbi kuyruklarına sokulsaydı ertesi gün "gamalı haç neymiş usta, bizim Sultanahmetimiz, İshakpaşa Sarayı'mız ne güne duruyor" diye vatana millete hayırlı insanlar haline gelirlerdi. O yüzden bu işkenceden kurtulmak için insan en yakın arkadaşını satar hale gelir. Özellikle polis aramasını geçtikten sonra, arkasından gelen ve polis tarafından aranan arkadaşına pis pis sırıtan model bunun en bilinen örneklerindendir. Bu tiplerin bir başka versiyonu, maça girdikten sonra tribünün üst katından aşağıya kuyruğa bakıp sırıtan ve hatta arkadaşıyla kuyruğu gösterip tabir-i caizse taşak geçen modeldir. Kuyruktakiler de geri kalmaz, aynı renklere baş koydukları adamı hemen satar ve küfüre başlar. Genelde "pezevenklere bak, girmişler hareket yapıyorlar, ulan gelirsem oraya sülaleni ağlatırım" şeklinde işaret parmakları sallanarak tehdit gönderilir.





















6-Female Impact: Bugünlerde artık pek geçerli değil ya da eskisi kadar geçerli değil ama bundan 4-5 yıl önce çok geçerli bir taktikti. Maça gidilirken sizinle gelmesi için kız arkadaşınız ikna edilir. Ardından ona "hayatım biraz girişte sıkışıklık olabilir dayanırsın" diye telkin edilir. Kız giydirilir, kuşandırılır. Kapı açılır, izdiham başlar, izdihamla beraber sevgilinizin feryatları da. Bir anda kuyruktan "beyler bayan var bayan...beyler hoooop...beyleeeeeeer...bayan var yaaaa" diye sesler yükselir. Plan işlemektedir. Polis olay yerine gelir. Bayan demirlerin üstünden sıranın en önüne alınır, e tabii siz de sapı olduğunuzdan siz de "biz beraberiz" modunda kuyruktan kurtulursunuz. Maça kazasız belasız girilir. Kuyrukta arkanızdan "vay şerefsiz kızı getirdi girdi içeri haaa, ulan böyle şansın yaaa" serzenişleri yükselir. Hayat maç kuyruğunda bile böyle zalimdir dostlar. Yakışıklı olanlar önden girer, sapların sevgilisi polis copudur...

7-Spekülasyon adamı: Hayatın her alanında karşımıza çıkan, ofiste izinler ve zamlar konusunda, askerde denetleme ve çarşı izni konusunda, okulda sınavlar ve notlar konusunda spekülasyon yaratan adam elbette hayatında maça da gidecektir. Bunların hepsi aynı adamdır yani anlayacağınız. Genelde bunların yeteneklerini sergiledikleri yerler bilet satışının maç gününden önce olduğu zamanlardır. Sıraya girilir, gişe açılmamıştır. Bu arkadaşlara kurt batar, ön tarafa gidip göz gezdirirler. Ardından gelip, hiçbir kaynak yokken "Kapalı 2000 tane, açık 300 tane kalmış, adam başı maksimum 2 bilet satılıyomuş" diye bir yalan ortaya atıp kuyruğu hareketlendirirler. Kapılar açılır, bu sefer "önce amigolara toplu bilet verilmiş, kalanlar tek tek satılıyor herhalde" diye üretime devam ederler. Maç gününde de, "kapılar saat 2'de açılıyormuş", "turnikeleri kaldırmışlar", "maç öncesi Yunusların gösterisi varmış" şeklinde yumurtalar da bu arkadaşların kıçından çıkmaktadır.

8-Pazar Keyfi: İşte yıllardır değişmeyen bir kuyruk karakteri. Kuyrukta durup zamanın geçmesi için beklerken, yan tarafınızda bir adam, gazetelerin kuşe kağıda baskılı pazar eklerinden birinde tepede "Seksi manken konuştu: Asıl indirimi ben yapacağım" konulu yazıyı okumakta ve resimlere kanalize olmaktadır. Bu arkadaşların daha meteliksiz versiyonları Bulvar gazetesine başvurur. Yıllar önce bir Fenerbahçe maç kuyruğunda bir arkadaş, Banu Alkan'ın poz verdiği Şamdan'ı kalabalığa doğru tutarak, "arkadaşlar Fener'e de böyle geçiriceeeez" diye bağırmış, ardından kafasını, Şamdan dergisinin içinden geçirerek, Fener'e kafamızı sokacağımızı betimlemişti. Asıl bomba ise, o ortadan kafa geçmiş Şamdan ekini, yerden alıp, okumaya devam eden, arkadan gelen kuyruk sakinlerinin olmasıdır. Şamdan, Pasha, Gala pazar sabahı maç kuyruklarının Playboyu hizmetini yıllardır elden bırakmamıştır.

9-Marvel Comics sunar Flagman: Benim için futbolda Bayrak Adam Arda Turan, Sabri Sarıoğlu, Alex de Souza, İbrahim Üzülmez veya Steven Gerrard değildir. Bayrak adam maç günleri vücuduna 500 tane ip, 30 tane bayrak, 50 tane atkı, 20 tane saç bandını aynı anda asarak bir nevi Cevat Kelle modunda dolaşan satıcılardır. Bayrak Adam öyle olur işte. Bu arkadaşların kostümünün giydirilmesine 1 gün önceden başlanır. Rivayet bu amcaların gece o şekilde yattıkları ve sabah kalktıkları gibi saat 7'de stadyumun dibinde soluğu aldıklarıdır. Ürünlerin hepsi lisanssızdır tabii. Iron Man, Batman, Superman, Spiderman bu süper kahramanların hepsi trişkadır. Zira bu denyolar üzerlerinde o kadar taraftar alet edevatı varken tabanvayla polisten kaçabilsin de göreyim. Uçarak süper mi olunur lan...Bunların yerleşik olanları koleksiyona çakma formaları da eklemiştir.

10-Lost: Dünya üzerinde bazı adamlar vardır ki, bu şahısların kuyruk şanssızlığı nesilden nesile aktarılmıştır. Zira gittikleri her maçta, kuyrukta mutlaka bir şeylerini kaybederler. Kaybetmeseler de bir yerlerini sakatlarlar. Kaybedilen şeylerin başında ayakkabı gelir. O yüzden her kalabalık maçın kuyruğunda bir "lan ayakkabım çıktı Allahsızlaaar, ayakkabım çıktı laaan" diye dalgalanan kalabalıkta feryat eden adamlara rastlanır. Biletini elinden düşüren, anahtarını kaybeden, bir şey kaybetmezse "beyler nefes alamıyoruuuum", "ya sıkıştık burda itmeyin ya itmeeeeaaaa", "beyler taşaklarım sıkıştıııııı", "Hasan ben çıkıyorum abi, beyler bi müsaade çıkalım", "ya nereye çıkıyon yaa nereye çıkıyon...itmeeeeeee" şeklinde feryat eden tiplere de sıkça rastlanmaktadır.

Tabii kombine icat oldu mertlik bozuldu. Ne edeyim Nou Camp'ın 120 kapısı varsa 10 dakikada boşalıyorsa....

by Barad-dur, forzabrian, Gorky and FD

19 yorum:

İrma dedi ki...

ne diyeyim hepsine çok güldüm ama en çok kaynak adam ve gurbetçi adam favorim:)
kaynak adam olabilmek büyük yetenek zaten adamda bu potansiyel varsa bırakalım kaynak olsun haketmiştir o zaman.

Redingot dedi ki...

Ankaragücü maçlarında gördüm ama diğerlerinde de oluyordur: trbün bebeleri birinci maddeyi hiç utanıp sıkılmadan uyguluyorlar. her santimetrekaresinden ben belayım havası alınan 12 yaşındaki bebelerin toplu halde gelip tezahürat ede ede hiçbir şey yokmuş gibi sırayı sallamadan turnikelere girmesi, off..
bir keresinde bir amca itiraz edince bir tanesi "deplasmanlara da biz gidiyoruz, mevzuya da biz giriyoruz, siz oralarda hiç yoksunuz ulan" diye davranışını meşrulaştırmıştı.

scugnizzi dedi ki...

1- bu maddedeki adamlar en hazetmediğim türdeler. zaten çoğu da maça biletsiz, para vermeden girmeye çalışır.

2- bilmem kaç kilometre öteden gelen taraftarları sevdiğim için kötü bir şey söylemeyeyim. :) ama bütün takımları desteklemelerine anlam veremiyorum.

3- bunlar da iki tipe ayrılır. semt takımından bahsediyorsak, bu görevi ya 45-50 yaşlarında maçlara sürekli giden mahallenin amcaları yapar, ya da mahallenin tanınan fırlama 2-3 genci. onların da asıl amacı kendi tayfasını içeriye sokmaktır.

4- bu tip de genelde futbolla yakından ilgilenmez. ama ona sorsan mourinho'dur. 4-5 yıl önce bir tanesiyle 20-30 dakika muhabbet etmiştim, bana "aga bekham'ın ne sol ayağı var, nasıl döşüyor ya" demişti.

5- bu maddeye çok güldüm. :) sık sık başıma gelen bir hadise.

6- bugünlerde pek geçerli değil demişsin ama derbilerde hala geçerli. bir de tabii semt takımlarının maçlarında. en son bjk-gs maçında biz eziyet çekerken, kızlar hiç sıra beklemeden içeri girdi ve herkes yazdığın muhabbeti döndürmeye başladı. :)

7- "cıvık müdürüm affedersin". gerçi bu tiplerin amacı sırf eğlenmektir. yani elbette eğleneceksin o ayrı da, bunlar maça gırgırına gelirler, takım 3-0 kaybetse bile maçtan sonra gülmeye devam ederler.

8- bu maddeye artık rastlayamıyoruz..

9- benim bu tiplerde gözlemlediğim de, genelinin futbolla yakından uzaktan alakası olmaması. aynı karaborsacılar gibi. takım tutuyor olabilirler ama maçların özetlerini bile izlediklerini sanmıyorum. ki zaten fenerbahçe-lille maçından önce bir tanesi, "fenerbahçe kazanırsa bana para mı verecekler, atkılar elde kaldı" gibi bir şey dedi fenerium'un önünde, biraz daha sesli söyleseydi kavga çıkabilirdi.

10- ben şimdiye dek hiçbir şeyimi kaybettiğimi hatırlamıyorum ama o nefes alamama vs. gibi durumlar özellikle deplasman maçlarında sık sık yaşanıyor. :)

di canio dedi ki...

1998 istanbul maçı kesinlikle unutulmaz aynen bende sabah 6.30gibi girdiğim sırada kapıdan girmeme adımlar kala polisin copla sıraya dalması sonucu 6saat beklediğim sıramı kaybedip maça girememiştim kapıda yüzlerce insan ellerinde bilet içeri giremedi neler yaşamışızbe arkadaş bugünkü veya sonraki kuşaklara bunu anlattığımızda nasıl yani diyiceklerine eminim :))oysaki 12sene öncesi çokta değil

Adsız dedi ki...

budur.

Anahtar dedi ki...

5 numaraya koptum :)

bonaventure dedi ki...

11. gişeye 2 dakika geç gelen biletix görevlisi dövülür.

Burak Eken dedi ki...

9- Antalya Atatürk Stadı'nın yanında, giriş yerlerinin bulunduğu tarafta, araçların giremediği, geniş ve uzun bir yol vardır. Ve bu yolda ağaçlık bir alan bulunur. Flagman dediğimiz şahıslar, oraya adeta tezgah açarlar. :) Çimlerin üstünde bayraklar, ağaç dallarında atkılar, flamalar... Adamlar resmen fanshop gibi çalışıyorlar. :)

Adsız dedi ki...

abi dortmund dan geldim abiii bu yazı için bi senedir bekliyorum abiii en kral top 10 listesi olacağını düşündüğüm askerlik klişelerine gel artık dutchman abiii. :) beklenti yüksek ama ona göre :))

outlaw dedi ki...

maca kiz arkadasla gitmek ufak tefek avantajlar getirse de stresli bir istir, en azindan benim eskiden oldugum gibi yeni acik müdavimiyseniz. kiz arkadasa her tür taciz ihtimaline karsi tribünde yaninizdan ayrilmamasi, giris-cikislarda önünüzde yürümesi telkin edilir. itis-kakista pozisyonunuzu kaybetme kaygisi büyüktür. "dayamasinlar" diye dört bacakli, dört kollu canavar seklinde dolasilir. kuyrukta getirdigi avantaj bunlarin yaninda cok ufak kaliyor.

gerci bir de bütün bu siniri, stresi unuttugunuz anlar vardir. real madrid'i 2-0'dan 3-2 yendigimiz macta ücüncü golden sonra yanimdaki kiz arkadasimla aramda dikine en az 5 sira mesafe girmisti, ama umrumda degildi. ah ah o mactan sonra turu gecmek de vardi, o zaman ayni kiz arkadasimla arama daimi olarak giren mesafe de hic umrumda olmazdi.

Barakuda dedi ki...

11.Atarlı Semt Fedaisi: bu tipler genelde ferrari, italia, argentina polar, paçaları ve muhtelif yerleri özenle yırtılmış göt yarığını gösterebilitesi olan düşük bel pantolon, beyaz geniş bağcıklı adidas ayakkabı giyerler.. kolunda boynunda türlü aksesuarlar mevcut olup, kafalarda c.ronaldo tarzı iğrenç modeller görülmektedir.. kuyrukta halihazırda saatlerce hareketsiz durmaktan ebesi ütülmüş ve doğal olarak kimseyle iki kelam edecek takati kalmamış mülayim insanların beynini ütmeyi asli görevleri bilirler.. sağında solunda bir muhabbet duysun duymasın anında dikkatleri üzerine çekmek için konuşmaya başlar ki devrik ve iğrenç cümlelerinin arasında bir eslik zaman dilimi dahi yoktur.. dikkatini çekmeyi başardığı 3-4 saf yurdum insanıyla yuvarlağı oluşturduğu anda hikayelerini anlatmaya başlar.. bu rezil muhabbetin habercisi olan yuvarlağı gördüğü anda arkasını dönen mülayim kişiler de ne yazık ki 1 metre dibinde dönecek bu geyiği dinlemek zorundadır.. kuyruktaki yer her şeyden önemlidir çünkü.. eleman konuşmaya başlar.. tuttuğu büyük takımın yanında semtinin takımını da nasıl desteklediğinden -pardon kovaladığından- dem vurur.. anlattıkları elbette ki takımın teknik analizi falan değildir.. tribünde kim kime gider yapmış, kim kimi kuytuda kıstırmış, kim kime döneri sallamış vs gibi şeylerdir.. "x semti çok dönek aga hiç göründükleri gibi değiller.. geçen gün 10 kişi 100 kişiye saldırdık kaçtı ipneler.." bizim çocuklar çok atarlı hacı, ölününe dalıyolar terso yapana valla" "biz böyleyiz asarız keseriz akoruz yani" yuvarlağı oluşturan kişilerin bu destansı hikayeleri dinlerken yüzlerinde oluşan hayranlık ifadesi üzerine de tonla yazı yazılabilir elbette.. atarlı genç fenomendir.. semtlerle ilgili bir belgeselde başvurulması gereken eşsiz bir kaynaktır.. senede 2 defa bu tipleri çekmek zorunda olanlaraysa kolaylıklar diliyorum..

HarisPilton dedi ki...

her ay gazete bayisine bakalım bu ay top 10 bölümünde ne var edasında koşan emo kız misali beklioruz bu yazıları. var ol :)

BeRDeN dedi ki...

arkadaş 11. maddeyi eklemiş bende 12. yi ekliyim;
12. kuyruk kenarlarında bekleyen çocuklar. "abi yanında geliyim mi? "turnikeye beraber sığarız abi" "beraberiz, kardeşim dersin abi" diye bekleşen çocuklar.
ve bu çocukların birinin içeri girmesi sonucu, onun arkadaşlarında oluşan tarifsiz hüzün.

lkrsdn dedi ki...

13: Kapılar öğlen açılacaktır ama taraftar sabahtan hatta geceden beri gişenin önünde beklemektedir. Saat 10.00 gibi, "açılıyor beyler" diye bir ses duyulur ki muhtemelen bu cümleyi 7. maddeki vatandaş söylemiştir, bir anda kuyrukta bir dalgalanma olur, öne yüklenmeler, kuyruğun daralıp genişlemesi, v.s.
Ancak sonradan gişenin açılmayacağı anlaşılır. Bunun üzerine bir klasik olan "İbneee Gişeee, Girsin götüne şişe" bestesi coşkuyla söylenir.

steven_stiffler dedi ki...

Süper bir yazı olmuş.Sabah sabah iyi geldi...

Black Pearl dedi ki...

Beraber gittigimiz GS-Sivas maçında cebimde bozuk para vardı. Kadın polis birşey demedi. Herhalde euro oldugu için "bu yurt dışından geliyor taşkınlık yapmaz" diye düşünmüş olabilir.

aksilaz dedi ki...

Hastasıyız ...

Dung Beetle dedi ki...

9- Flagman a ek olarak: abi yemin ederim, bir GS-Konya macindan evvel, yeni acik girisinde abimiz pelerin bayrak, orme sari kirmizi ipten ve sari kirmizi kustuyunden(!)(harbi) kizilderili baslik, sol ve sag yanaga ikiser cizgi sari kirmizi, bilekte sari kirmizi bileklikler- 5,6 tane- sari kirmizi cakma adidaslar, elde koyu gri plastik sopali bayrak, diger elde ve boyunda atki(mayis-haziran 1993tu sanirim) polisten kaciyor, tekme yedikce de saldiran kizilderili gibi sesler cikariyordu. bittigim andir.

Ortega dedi ki...

Black Pearl'ün yorumundaki olay da süpermiş :D