5 Mayıs 2010 Çarşamba

EŞOFMANLI ADAMIN DRAMI















Bunu ne zamandır yazacaktım da dün Sander Boschker'in Ajax'taki müzmin yedek günlerinden bahsedince artık kısaca değineyim dedim. Bilmiyorum katılır mısınız ama bu kulübe mahkumlarının kupalar sonrası sevinmesine acıyarak bakıyorum. Bu adamlar aslında 2 gruba ayrılıyor. Sakat veya cezalı olmaları sebebiyle işi ucuna kadar getirip kupa sevinci resimlerinde eşofman veya takım elbiseyle çıkanlar. Roy Keane ve Paul Scholes 1998-99 Şampiyonlar Ligi finalinde böyle oluştu örneğin. Takımın en önemli oyuncuları arasındalardı ama finalde cezalı olmaları sebebiyle forma giyemediler. Takım elbiseyle sahaya çıkıp kupayı kaldırdılar. Emre Belözoğlu da 2000 UEFA Kupası finali resmine eşofmanla girdi kırmızı kart cezası yüzünden. Fatih Akyel'le Marcio ise yedek eşofmanlarıyla resimdeydi. Hafta sonu Bayern, Bochum maçı sonrası sevinirken Hamit Altıntop'u gördüm. Daha 3 gün önce Avrupa finalini kutlarken şimdi formayı ıslatmış, çimen lekeleri ve mücadele izleri taşıyan adamların arasında uzun eşofmanlarla seviniyordu. Maç boyunca oynamamıştı. Onların yerinde olsam tam anlamıyla yaşayamam herhalde o sevinci. Yanımda giden maçı geri getirmiş Ole Gunnar Solskjaer formasının üzerinde madalyası hop hop zıplarken ben takım elbiseyle okulun son gününe herkes serbest kıyafetle giderken, üniforma ile giden adam gibi hissederim. Aslında ilginç olan, duygu aynı olmasına rağmen mantığın tam tersi olmasıdır. Örneğin okulun son gününe okul üniforması ile giden adam, kupayı forma giydiği maçta kaldıran adam gibidir. Üniforması üzerindedir. Diğerlerinin ise üzerinde başka şeyler vardır. Hafiften utanılır. Futbol sahasında ise bunun tam tersidir. Üniformayı giyen sevinir bu kez, üzerine giymemiş olan utanır...








Çok mu acaip şeye taktım bilmiyorum ama bu eşofman giyen adamın ezikliği hep gözüme çarpmıştır...

8 yorum:

shadowturk dedi ki...

e o zaman staddaki binler, taraftalar hiç sevinmesinler mi?

Pan Monroe dedi ki...

başlığı görünce birden aklıma badi ekrem geldi ve içimi tarifsiz bir heyecan kapladı,meğer bambaşka bir konuymuş.

Bu konu hassasiyetle üstünde durulması gereken bir konu, ama genç oyuncular için çok farklı bir sayfa açmak gerek bana kalırsa. 1994 finalinde Berezilya kupayı aldığında, saha kenarında ellerini liseli bir japon kızı gibi çenesinde kavuşturup sincap dişleriyle sırıtan bir Ronaldo Nazario efsanesi vardır ki, bugün bile onun yerine hiçbir oyuncuyu koyamıyorsam sebebi kesinlikle o sırıtıştır.

Flying Dutchman dedi ki...

@shadowturk

pek bir alaka kuramadım. seyircinin işi forma giyip sahada mücadele etmek değil ki...

raicem dedi ki...

sanıyorum ki kupa töreninden önce rakiple formasını değiştirmiş adamdan daha üzücü değildir. böyle biri vardı ama hatırlayamadık. türktü sanki? ters giymişti rakip formayı törende.

delorean dedi ki...

seyirciyle ne alakası var ya :) valla dediğiniz gibi doğru bana da hep öyle gelmiştir.

b.p. dedi ki...

92 Türkiye kupası finaliydi galiba. Arşiv fotoğrafında kupa kaldıran oyuncuların yarısı galatasaraylı yarısı beşiktaşlı. Tugayı beşiktaş formasıyla görünce anca anlamıştım galatasarayın kazandığını.

The Unique dedi ki...

bence daha cok oyuncunun oynadigi kluple olan gonul bagi ile ilgili durum.oyuncularda bir nevi taraftar olabiliyorlar bir bakima her ne kadar pro olsalarda.Simdi arda turan gs formasi giymese bile avrupada oynarkan galatasarayin kazandigi bir kupadan sonra o futbolcular gibi sevinecektir..

sin dedi ki...

uefa finali ve super kpa da mehet yozgatli hep esofmanla oturmustur ve sevinmistir. eski acik sari desene belgeselinde de hep soyunma odasinda siritan ama mac oynamamais bir gencti ve ayni seyleri dusunmustumm