6 Ağustos 2010 Cuma

EREDIVISIE 2010-11

























Gördüğünüz gibi bu iş bir tek bizde yokmuş. Yukarıdaki karikatür, bugün Hollanda gazetelerinden De Sp!ts'in kapağındaydı. Siz bu satırları okurken Hollanda'da 2010-11 sezonu şampiyon Twente'nin Roda deplasmanındaki maçıyla başlamış olacak. Aynen geçtiğimiz yıl yaptığımız gibi sezonu öncesinde masaya yatıracağımı geniş bir yazı olacak. Takımları da tek tek ele alacağız. Son şampiyon Twente, sezon önceis oynanan Johan Cruijff Schaal, yani Hollanda Süper Kupası'nda, Hollanda Kupası şampiyonu Ajax'ı 1-0 mağlup edince işlerin bu sezon da iyi gideceğinin sinyallerini vermiş oldu. Artık Steve McClaren yok ama bir başka saygı duyulan adam var. 80'li ve 90'lı yılların en iyi kalecilerinden birisi olan Belçikalı Michel Preud'homme. Parıltılı bir kalecilik kariyerinden sonra teknik direktörlük kariyerinde de iyi işlere imza attı ve 2008 yılında Standard Liege'i, 25 yıl sonra Belçika'nın tepesine yerleştirdi. Ardından Gent'in başına geçip 2 yıl boyunca bu takımı yapılandırmaya çalıştı ve bu çalışmalarının sonucunu geçtiğimiz yıl Belçika Kupası'nı kazanarak aldı. Futbolculuk kariyerinde forma giydiği takımlarla lig ve Avrupa şampiyonlukları var. Ayrıca 1994 yılında Dünya Kupası'ndaki insanüstü performansı sebebiyle hem Lev Yashin Ödülü'ne layık görüldü hem de o yıl dünyanın en iyi kalecisi seçildi. Şimdi Twente'nin başında ve İngiliz selefinin üzerine çıkmak her ne kadar zor olsa da (2 sezonda 1 şampiyonluk, 1 ikincilik, 1 kupa finali, 1 kupa yarı finali), son yılların en istikrarlı büyüyen ekibini yönetecek. Üstelik bu sefer, Şampiyonlar Ligi'ne doğrudan katılıyorlar.

Geçen yılki formattan kopmadan takımları yine tek tek ele alalım.













ADO Den Haag: 2008-09'u küme düşme hattının 2 puan üstünde bitirmişlerdi. Bu sefer aynı hattın 4 puan üstünde bitirdiler. Bu sene değişiklik olacak mı? Elbette hayır. Dmitri Bulykin'i Anderlecht'ten kiralamaları onlar için bir artı oldu ama Bogdan Milic, Andres Oper, Karim Soltani ve Berry Powel gibi önemli oyuncularının tümünü kaybettiler. Takımın başında, Cem Uzan'ın meşhur İstanbulsporlu Hollandalılar projesinin elemanlarından John van der Brom var. ADO dünya üzerinde, büyük şehir takımlarının başarısız temsilcilerinden bir tanesi. Geçen yıl açtıkları yeni stadyumla beraber ancak atılım yapmaya başladılar ama ligi tehlikesiz yerde bitirmeleri için daha 2-3 seneleri var önlerinde. Altyapıdan çıkan Lex Immers için Van der Brom oldukça umutlu konuşuyor.












Ajax
: 7 senedir şampiyonluk yüzü görmüyorlar. Zaten bu dertle uğraşırken bir de Martin Jol'un Hollanda Süper Kupası ve Şampiyonlar Ligi ön eleme maçları başlamadan sadece 1 hafta önce Fulham'a gidişi üzerine tam 10 günlük spekülasyon devresi yaşadılar. El Hamdaoui'nin gelişi, hücum hattında Luis Suarez'e olan bağlılığı en azından azaltacak. Suarez'in, hele hele Dünya Kupası performansından sonra Ajax'ta kalmasının, üstelik ciddi bir teklif de almamasının sebebi, umarım Afrika'nın kopardığı "Tanrı'nın Eli v.2" saçmalığı değildir. Geçtiğimiz yıl yakaladıkları 106 gollük ve +86 averajlı performansı daha ileri taşımaları belki mümkün olmayacak ama bir şeyi düzeltmek zorundalar. Bu rakamları pek işletemedikleri büyük maçlar. El Hamdaoui PAOK maçlarında kenardaydı. Süper Kupa maçında kırmızı kart görerek ligin ilk 2 maçında oynayamayacak olan Suarez'in yerini alacak. Ligin son haftalarında, Twente'yi kendi evlerinde konuk edecek olmaları bir başka avantajları. Geçtiğimiz yıl haneye 21 milyon euroluk bir mega-zarar yazdılar. Zamanının akademiden oyuncu çıkarıp pazarlayan takımı 4 yıldır şampiyonluğk bir yana Şampiyonlar Ligi'ne de hasret. Zorlu bir Dinamo Kiev serisi onları bekliyor.









AZ: Heerenveen ve Heracles gibi 2 ortalam takımla müthiş işler yapan ancak Feyenord'da, "grupçuluk" ve "yaşlıların hegemonyasında" çuvallayan Gertjan Verbeek, ikinci kez hedefleri büyük bir takımın başında. Ancak takımın ana sponsoru DSB Bank'ın iflası ve El Hamdaoui'nin gidişi ile oldukça güç kaybettiler. Arjantin milli takımı kalecisi Sergio Romero ve Galatasaray için de adı geçen Moussa Dembele'nin de kalıp kalmayacağı belli değil. En azından Marcellis, Viergever, Falkenburg ve Benschop gibi transferleri yapabildiler. Avrupa Ligi'nde Göteborg'u saf dışı etmeleri de onlar için iyi bir başlangıç oldu. Hollanda'nın yeni 3 Büyük takımının arasına girmeye çalışacak takımlardan birisi.















De Graafschap: Kuzeybatı Avrupa'nın nam-ı diğer asansörü. Bizim hanımın taraftarı olduğu De Graafschap için söylediği söz onları özetler. 2. lig için çok güçlü, 1. lig için çok güçsüz. Hücum hattına transfer ettikleri Rydell Poepon da bunu düzeltecek mi bilemiyorum. Bu sezon inip çıkmaya bir dur diyecekler gibime geliyor. Youssouf Hersi'nin de AEK'dan transfer edilmesi gündemde.













Excelsior: Bir Rotterdam takımı gitti, diğeri lige geldi. Play-off mücadelesinde Sparta'yı eleyip lige dahil oldular. Yalnız şöyle nazik bir durum var. Excelsior, Feyenoord'un bir nevi pilot takımı. 2 takımın arasında 1979'da beri süregelen bir ilişki var ama geçtiğimiz yıl bu ilişki daha da ilerletildi. Excelsior'un akademisini Feyenoord finanse ediyor ve işletiyor. Taraftarlar bu ilişki ile kentin büyük takımının parçası olmaktan oldukça şikayetçiler ama tam bir uydu takım durumunda camiaları. Bu 2 takımın maçı hakkında ise şimdilik en ufak bir spekülasyon dönmüyor basında. Benim için küme düşmenin 1 numaralı adayı durumundalar.











Feyenoord: 41 yaşındaki kaleci Rob van Dijk, 33 yaşındaki Jon Dahl Tomasson ve 31 yaşındaki Tim de Cler antrenman sahasında olmasa, Feyenoord bu sezon sahaya A1 takımı ile çıkıyor sanılabilir, zira takımın yaş ortalaması 23,5. O da Van Dijk'ın 41 yaşının sayesinde. Takım, federasyonun açıkladığı Hollanda'nın mali açıda nkritik durumdaki kulüplerinden birisi olunca ve üniversite eğitimini Mimarlık Fakültesinde alan Mario Been tarafından yönetilince, inşaatın temelinden girdi işe. Zira Hollandanın üçüncü büyüğü unvanını Twente'ye devrettiler bir süredir. Şampiyonluğun sözü bile edilmiyor artık. Van Bronckhorst'un futbolu bırakışı bir liderin eksikliği elbet. Michael Lumb ve Dinamo Moskova'dan transfer edilen 20 yaşındaki Fedor Simolov takıma yeni katılanlar. Danimarkalı Michael Lumb ise Zenit Petersburg'dan kiralandı. 2008'de, ülkesinde yılın genç oyuncusu seçildiğini belirtelim.











FC Groningen: Hareketleri ve tavırlarıyla Hollanda'nın Yılmaz Vural'ı (bazı yönlerden) Ron Jans'ı 8 yıl sonra kaybettiler. Ajax B takımının hocası Pieter Huistra onun yerini dolduracak. 21 yaşındaki Sırp Dusan Tadic için, Vojvodina'ya 1.1 milyon euro ödediler. Jans'ın gidişi onlara çok şey kaybettirecek. Geçtiğimiz yılki sekizincilikten daha iyi bir derece onlar için harika olur. Bu arada not düşelim, büyük ümitler beklediğimiz Serhat Koç, 2. ligde Cambuur 'un yolunu tuttu.











SC Heerenveen: Hocası kaybedenden, hocayı kapana geçelim. Yukarıda bahsettiğimiz rapora göre Eredivisie'nin en sağlıklı kulübü Heerenveen. Kasa dolu, maaşlar yerinde, tıkır tıkır işliyorlar. Tabii 2 senede bir 200-300 bin euroya aldıkları oyuncuları 7-8 milyon euroya satarlarsa ve arada bir de Avrupa kupalarına katılırlarsa olacağı budur. Hollanda futbolunun yeni yıldız adaylarından, 21 yaşındaki Bas Dost'u 2.5 milyon euroya aldılar ki bu oyuncu için Ajax'la savaşıyorlardı. Tahminen 2 yıl sonra savaştıkları Ajax'a satarlar. Tabii üzerine 5-6 milyon koyarak. Bundesliga'ya yükselmeyi play-off ile kaçıran FC Augsburg'dan, sol bek Youssef El Akchaoui'yi de transfer listesine yazalım. Emektar santrafor, "Heerenveen'in Hakan Şükür'ü", Gerald Sibon, Avustralya Ligi'nden Melbourne Heart'a uçtu. 2 yıldır patlaması beklenen ve Bert van Marwijk'ın milli takım kadrosuna yeni çağırdığı 23 yaşındaki Roy Beerens'e de dikkat.












Heracles Almelo: Geçtiğimiz yıl lig öncesi şöyle demişiz onlar için. "Bana göre bu senenin bir numaralı küme düşme adaylarından değillerse bunu Gertjan Verbeek'in varlığına borçlular". Haklı çıktı biraz. Verbeek onları altıncılığa oturtarak kulüp tarihinin en parlak sezonunu yaşattı. O mütevazi takım Avrupa kupalarını kovaladı. Ancak hem onun hem Bas Dost'un ayrılışı onlara büyük darbe vuracaktır.













NAC Breda: Hollanda'nın Gaziantepspor'u diyesim geliyor. Herkesçe zorlu bir takım olarak bilinen Breda'nın henüz helva yaptığını göremedik. Ganalı Matthew Amoah yine takımın en büyük kozu. Kasadaki 3,2 milyon euroluk borç finansal açıdan da işlerin sıkıntılı gittiğini gösteriyor.












NEC: Tek bir şey söyleyeceğim. Leroy George'u transfer ettiler. Tecrübeli blog okuyucuları bilirler. Bilmeyenler buradan buyursunlar...Başka söze gerek yok. Küme düşün, müstehak..











PSV: 9 sezonda 7 şampiyonluk ve 2 ikincilik aldıktan sonra sırasıyla gelen dördüncülük ve üçüncülük Eindhoven kenti sakinlerinin pek beklemediği bir hadiseydi elbet. Zenit'e giden Danko Lazovic'in yerini, Hamburg'dan kiralanan, eski Gronigen'li Marcus Berg ile tamamlamaya çalışacaklar.Marcellis ve Simmons'un takımdan ayrılışının üzerine, Dünya Kupası'nın sürpriz adamlarından Andre Ooijer de AEK'nın yolunu tuttu. Onun yerini Wisla Krakow'un Brezilyalı defans oyuncusu Marcelo ve FC Rad'dan bonservisi alınan Jagos Vukovic ile doldurmaya çalışacaklar. Lens, Toivonen, Reis, Berg ve Koevermans'dan oluşan forvet hattında pek problem yaşanmayacak gibi görünüyor. FC Copenhagen'dan transfer edilen Kanadalı Atiba Hutchinson da hücum hattına önemli bir katkı yapacak. Fred Rutten, önce Schalke de sonra da geçtiğimiz yıl PSV'de ortaya pek iyi şeyler koyamadı. Sevdiğim tarzı olan bir hoca değil. Aşırı silik, ketum, içine kapanık bir adam.












Roda JC: 2008-09'daki hayal kırıklığından sonra 2009-10'da ligi dokuzuncu bitirip Avrupa kupaları play-off maçlarına girmeleri büyük bir başarı. Her ligde var olan kapalı kutu takımlardan bir tanesi.











FC Twente: Girişte çok bahsettik onlardan. Stoch, Perez, Nkufo ve Ronnie Stam'ın yerlerine nokta transferler yaptılar. Marc Janko, Emir Bajrami ve Vagif Javadov. Gent'ten Preud'homme'un beraberinde getirdiği Kolombiyalı defans oyuncusu Roberto Rosales'i de unutmayalım. Bütün bunların yanında Bryan Ruiz'i de eklediğinizde Twente geçtiğimiz sezondan pek bir şey kaybetmeden tüm gücüyle lige giriş yapmış oluyor. Buna bir de Süper Kupa maçında Ajax'ı yıkan golü atan, 20 yaşındaki Luuk de Jong'u ekleyin. Abisi Siem de Ajax'da oynuyor zaten. Twente Hollanda futbolunun tepesinden bir süre daha inmeyecek gibi görünüyor.











FC Utrecht: Geldik yine bizim tayfaya. Geçtiğimiz yıl cuk oturan transferlerin yanına 18 yaşındaki Avustralyalı Tommy Oar'u da eklediler. Erken forma girişleri önemli, zira Avrupa Ligi'nde 2 turu geçip Celtic'in karşısına dikildiler. Teknik direktör Ton du Chatinier 2 sezondur işleri oldukça iyi götürüyor. "FC Utrecht'in Arda Turan'ı" 23 yaşındaki Dries Mertens, Mulenga, Asare, Lensky, Van Wolfswinkel gibi oyuncularla FC Utrecht bu sezon çıtayı biraz daha yukarı çekecektir. İlk 5 sırayı zorlayacak takımlarından birisi...Gönlümüz de onlarla tabii.











Vitesse Arnhem: Sinan Kaloğlu takımda neden kaldı bilemiyorum. Sezon boyunca yaptığı en iyi iş, rezerv maçında hat-trick yapmaktı o kadar. Zaten kendisinin, Vestel Manisaspor formasıyla Fenerbahçe'ye yaptığı hat-trick dışında aklımda kalan bir icraatı da yoktur Türkiye sınırlarında. Parlak başlayan Bochum kariyerinin ise devamı gelmedi hatırlayacaksınız. Arnhem kulübün de mali olarak oldukça zor durumda olan kulüplerden bir tanesi. Geçtiğimiz sezon 14. bitirdiler. Daha iyisini beklememek lazım.











VVV Venlo: Keisuke Honda gitti, Maya Yoshida geldi. 21 yaşındaki Japon oyuncu Venlo'nun yeni samurayı olarak kadroda. Nagoya Grampus Eight'ten transfer edildi 3,5 yıllığına. Honda gibi 10 milyon euroluk kazanç sağlamayacak kulübe yüksek ihtimalle, zaten kendisi bir defans oyuncusu. Geçtiğimiz yılki 12. lik bence çok iyi bir dereceydi Venlo için. Bu sezon Porto ile yaptıkları işbirliği anlaşması gereği, geçtiğimiz sezon kiraladıkları Diogo Viana'nın yanına 2 Portekizli daha kattılar. Josue Pesqueira ve Jorge Chula. Nijerya Ligi'nden gelen 20 yaşındaki Michael Uchebo da gençleşen takımın bir başka elemanı oldu.











Willem II: Geçtiğimiz sezon küme düşmekten, play-off uzatmasında kurtulabildiler. Yine o yolun yolcusu olacaklar. Çok değil 10 sezon öncenin Şampiyonlr Ligi'nde mücadele eden Tilburg temsilcisi artık istikrarlı bir küme düşme adayı.

4 yorum:

yurdum insanı dedi ki...

bu sezon türkiye yayın haklarını beyaz tv almış.

Unknown dedi ki...

AZ'den bahsederken S.Schaars'a deginmemişsiniz, AZ'nin UEFA listesinde de adını goremedim oyuncunun, transfer mi oldu, sakat mı? Bir gelişme mi var?

baldur dedi ki...

arkadaşlar sizce kim şampiyon olur bu sene? psv ile ajax arasında kaldım ama psv diyesim var. bahis oynayacağım da:)

SinnFein dedi ki...

Martin Jol ligin ilk haftası takımın başında sahaya çıktı. Fulham'a gidişi gerçekleşmedi sanırım.
VAr mı bir gelişme? Gİderse kim gelecek Ajax'ın başına?