Daha önce futbolcu motivasyonunda acaip teknikler kullananlarla
ilgili bir yazı yazmıştık. Ancak bu teknikler her ne kadar sıradışı uygulamalar olsa da en azından doğaüstü denemeler değildi. Örneğin Hırvatistan eski hocası Blazevic'in bir maç öncesi kolundan Rolex'i çıkarıp yere fırlatarak ve üzerinde tepinerek futbolcularına "
onları böyle ezmenizi istiyorum" demesi gibi...Manyakça ama hayal aleminde değil. Aşağıdaki yazı işte doğa üstü tekniklerle ilgili. Bu konuda Afrikalıların vudu büyüsü meşhurdur bilirsiniz, hatta bizim eski dostlardan
Coulibaly Gaziantepspor'lu futbolcuları bir maç öncesi etrafında toplayarak "
yamı yamı yamı yaaaamı" diye zikire yatırmış, Afrika'daki bilmem ne Tanrısından yardım istemişti.
Üfürükçü Schafer diye bir yazı yazdık zamanında. Mali'de düzenlenen 2002 Afrika Kupası yarı finalinde ev sahibi Mali daha sonra turnuvanın şampiyonu olacak Kamerun ile karşılaşmış, Kamerun sahaya çıktığı anda, kaleci Thomas Nkono polisler tarafından tartan pistine yatırılarak kelepçelenmiş olaya engel olmak isteyen Kamerun'un Alman hocası Winfried Schafer ve yardımcısı da aynı kaderi paylaşmıştı. Nkono'nun sahaya çıkarken çimlere, Kamerun'un finale çıkabilmesi için "
kara büyü" olarak kullandığı eşyalar bıraktığı şeklinde daha sonra doğrulanamayan açıklamaları yapılmış, maç sonrası Mali Devlet Başkanı Alpha Omar Konare Kamerun takımından özür diemişti. Benzer işelere başvuranlara bir göz atalım.
Galatasaray ve Crystal Palace'ın eski hocalarından, İngiliz futbolunun egzantrik adamı Malcolm "Big Mal" Allison, 70'li yıllarda Palace'ın başında iken hipnoz "Romark" (gerçek adı Ronald Markham) ile temasa geçmiş, ancak ikilinin arası ödenmeyen bir fatura yüzünden açılmış ve iddialara göre Romark,
Crystal Palace'a büyü yapmıştı. 1976 yılında Crystal Palace'ın Southampton'la oynadığı FA Cup yarı final maçından önce Saints'in efsane hocası Lawrie McMenemy'nin sekreteri Val Gardner ile bağlantı kuran Romark onunla bir toplantı ayarlamıştı. Yıllar sonra McMenemy şöyle anlatır:
"
Odaya girdiğinde herkes ona şaşkınlıkla bakıyordu. İki gözünü de farklı yönlere hareket ettirebiliyordu. Bizden odanın ortasına koymak için 2 adet sandalye istedi. Birisine oturup ayaklarını diğerine uzattı. Daha sonra 2 sandalyenin de altından çekilmesini istedi. Garsonlar sandalyelerini çektiğinde gözlerime inanamadım, zira adam havada duruyordu. Hatta bizden üzerine oturmamızı istedi ve buna rağmen o halde kalmaya devam etti. Ardından olayı telefonda anlattığım ve bana inanmayan rezerv takım hocamız George Horsfall'ı mekana getirdiğimizde aynı numarayı tekrarladı. Nasıl yaptığını ısrarla anlatmıyordu".
Southampton ertesi gün Palace'ı 2-0 mağlup etti ve McMenemy'nin takımı finalde de Manchester United'ı şok bir şekilde mağlup edip FA Cup şampiyonluğuna ulaştı. Bu hadisenin üzerinden yıllar geçmiş ama Allison'ın Romark'la olan maceraları bitmemiştir. 1980'de Manchester City'nin başında iken takımı FA Cup 3. turda Halifax Town ile karşılaştı. Bu sefer Romark'tan yardım isteyen Halifax hocası George Kirby oldu. Bunun üzerine Romark kulübe geldi ve takımın tüm oyuncularını hipnotize ederek bir seans düzenledi. Örneğin o yıllarda Halifax forvetinde oynayan John Smith Romark'ın kendisine "
John şimdi uyuyacaksın, 2 gün sonraki maçta Manchester City'i ezeceksin, hayatının maçını oynayacaksın, 3'e kadar saydığımda uyanacaksın" şeklinde telkinde bulunduğunu anlatır. Smith kendi ifadesine göre o gün kendini gülmemek için zor tutmuştur ve kendisine "
ne yapıyoruz biz" diye sormuştur. Ama 2 gün sonra Halifax, City'i 1-0 mağlup etmiş, Paul Hendrie'nin golünün pasını da Smith vermiştir. Tüm gazeteler Romark'ı manşetlere taşır. Ama futbolcular hafiften sinirlenirler tabii ki, zira çalışma ve disiplinle gelen galibiyetin payesi onlara biçilmemiştir.
Romark daha sonra İngiltere'de gözleri kör olarak araba kullanmayı denemiş ancak kısa bir mesafe sonra bir polis minibüsüne arkadan bindirmiştir. Bunu "
içgüdülerim bu aracın yanlış yerde park ettiğini söylüyor" şeklinde açıklamıştır. Hapis cezası alan Romark 1982 yılında kalp krizinden hayata veda etmiştir.
Gelelim alemin soytarısı Uri Geller'e. Şu meşhur kaşık büktüğünü iddia eden arkadaş. Bugünlerde Hollanda televizyonlarını söğüşlüyor. Kendi ifadesine göre 18 yaşında katıldığı İsrail ordusunda görev yaparken birgün otların arasında sürünür halde alnına bir ışık hüzmesi çarpmış ve psychic güçlere sahip olmuştur
. Geller'ın güçleri öyle John Travolta'nın Phenomenon filmindeki gibi (hemen hemen aynı yönde güçleri olan bir adamın hikayesini anlatır) beyin tümöründen kaynaklanıp insanı genç yaşta tabuta da sokmaz. Geller 63 yaşında ve turp gibidir. İngiliz ilüzyonist James Randi onun bu numaralarının tamamen düzmece olduğunu birçok programda kanıtlamıştır ya o hala Euro 96'daki İngiltere-İskoçya maçında Gary McAllister'ın kaçırdığı penaltıyı kendisinin kaçırttığını, maç sırasında helikopter ile Wembley'in üzerine geldiğini ve topa konsantre olduğunu, topu yerinden oynattığını açıklar. Hoş topu yerinden oynatması bir şeye yaramamıştır McAllister yaradana sığınıp vurmuş Seaman topu dirseğiyle önlemiştir ya, yerse artık.
1997 yılında Geller "
madem futbola bu kadar yetenekliyim bir bakışımla dağları deliyorum, neden doğrudan bir kulübe musallat olmayayım"der ve İngiliz Division 3 kulüplerinden Exeter City'e yardım etmeye karar verir
. Takımın küme düşmekten 1 puan farkla kurtulduğu sene oynadığı kritik bir maç öncesi kale direklerinin arkasına sihirli küreler yerleştirir. 5-1 mağlup olur Exeter City. Ancak kümede kalırlar. Ancak bu Exeter'ın Geller'dan yediği son tokat olmaz. 5 sene sonra
2002'de başkanlık koltuğuna ortak olur Geller. Olur olmaz dehasını konuşturur. Exeter 2002-03 sezonunda küme düşer. Menajer John Cornforth'a saha içindeki işleri bıraktığını, geri kalan pozitif enerji işleriyle kendisini uğraştığını söyler o günlerde. Söylediğine göre daha önceki Türkiye ziyaretlerinde
Galatasaray'a da yardım etmiştir
. Son birkaç senede önce Almanya daha sonra Hollanda son olarak da Macaristan kanallarında yayınlanan programlar yaptı. İnsanlar hala ona inanmaya devam ediyorlar. Geller'ın futbolla ilgili bir başka hadisesi daha var. Geller hala kulübün önemli kişiliklerinden birisi ve takımın başını yakmaya devam ediyor. Arada
Reading'e de bir FA Cup maçında destek olmaya gider. Cantona psychic falan dinlemez tabi. Manchester United 3-0 mağlup eder Reading'i.
Maç sonu Alex Ferguson'un "alın şu deliyi" başımdan tavrına dikkat. Geller'ı kesmez bu 3 gol. Bütün Reading oyuncularını evinde kampa alır. Hepsine "odaklanma" konferansı çeker. "
Topa vururken vurduktan sonra beyninizle topu da yönetin" der.
1999 yılında Bristol Rovers da benzer bir yola başvurdu.
Feng Shui'den yararlanmak için konunun uzmanları Guy de Beaujeu ve Patrick Stockhausen'i Bristol'a davet eden kulüp, onların tavsiyesiyle, kulübün stadyumu Memorial Ground'un girişinde seramik bir kurbağa heykeli yerleştirmiştir. Takım sonraki maçını Gillingham'a 1-0 kaybetmiştir. Ancak daha sonra şaha kalkmış, yükselme play-off'una kalmayı 2 puanla kaçırmıştır.
Bu konuda son olarak 2 sezon önce Bayern Munich antrenman sahasındaki binanın tepesine
dört adet buda heykeli yerleştiren Jurgen Klinsmann. Bunun kendilerine pozitif enerji yüklediğini söyleyen Klinsmann, evinde sürekli buda heykellerinin bulunduğunu ve bunun kendisine bir güç verdiğini söyleyen defans oyuncusu Daniel Van Buyten'in de desteğini almıştı. Ama Katolik bir eyalet olan Bavyera halkından gelen eleştiri mektupları sonucu heykeller 2 ay sonra kaldırıldı. Zaten çok da işe yaradıkları söylenemez. Bayern en son hangi sezon 5 gol yediği 2 ayrı maç oynadı ben bilmiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder