1 Nisan 2011 Cuma

AMSTERDAM'DA KAOS - JOHAN CRUIJFF VE ÇETESİ

























Son 3 günde Amsterdam kentinde olanları açıklamak için ne bu blog yeter ne de dergi sayfaları. Özet geçeceğiz ama bu işte o kadar ayrıntı o kadar ince hesaplar var ki her birine değinmeye çalışacağız.

Aslında hikaye yaklaşık 6 ay önce başladı. Johan Cruijff Martin Jol yönetimindeki Ajax'ın saha içinde çok kötü oynadığından, 3 pası üstüste yapamadığından, yönetimin kulübün bir batağa sürüklediğinden ve kulübün akademisi olan "De Toekomst'un" hiçbir yıldız yetiştiremediğinden dert yanmıştı. Hatta biz de o günlerde "Sarı Fare Kocadı" şeklinde bir yazı yazmıştık, ardından da kendisi hakkında bazı isimlerin görüşlerini yayınlamıştık. Martin Jol her ne kadar "14 Numara"nın açıklamalarının kendisi üzerinde büyük bir baskı yapmadığını söylese de görevde kalması çok uzun sürmedi. İstifa etti ve Frank de Boer, yardımcı hoca Danny Blind ile birlikte görevi devraldı. Kulüp şampiyonluk yarışına bir süre için dahil oldu ama Avrupa Ligi'nden elenilmesi ve ligde gelen 3-2'lik ADO Den Haag mağlubiyeti Cruijff Planı'nın hayata geçirilmesi için gerekli ortamı hazırladı. Az sonra okuyacaklarınız, bu futbol ilahının aslında entrika, iç hesaplaşmalar, egoizm ve "derin pazarlıklar" işin içine girdiğinde nasıl yetenekli olduğunun göstergesi.


















De Coup van Cruijff

Son 1 aydır Cruijff Ajax kulübüne karşı yönelttiği eleştirilere tekrar başlamış ve giderek dozunu artırmıştı. Özellikle kulübün altyapısına, sağlık ekibine genel direktör Rick van den Boog'a (yukarıda başkan Uri Coronel'le) kısacası önüne kim gelirse ona verip veriştiriyordu. Derken Şubat ayında kulübe tavsiye vermekle yükümlü olan "Tecnisch Platform" adındaki Danışma Kurulu'na seçildi. Artık kulübü doğrudan etkileyecek bir mesafedeydi. Burada şunun altını çizmek lazım. Franz Beckenbauer Bayern Münih için neyse bugün Johann Cruijff da Ajax için odur. Hatta "Kaiser" gibi kulübün 3 farklı görevinden başkanlık makamında bulunmamasına rağmen, öyle bir nüfuzu vardır ki, tabir-i caizse, Tanrı korkusu olmayan Ajax yönetim kurulu üyeleri ondan korkarlar. Bunu aşağıda bizzat yönetim kurulu başkanı Uri Coronel'in ağzından çıkan kelimelerden duyacağız.

Cruijff'un ilk yaptığı işlerden birisi, teknik direktörlük yapmyı düşünmeyen, futbolculuğunda saha kenarından gelen direktifleri dinlemeyi pek sevmediği Hollanda'da bilinen Dennis Bergkamp'ı Ajax altyapısına sokmak oldu. Bergkamp D2 takımının başına getirildi. Heini Otto ile beraber çalışmalarına başladı. Onun tepesinde, daha doğrusu Ajax akademisi De Toekomst'un başında ise Jan Olde Riekering bulunuyordu.



















Çarşamba günü, Cruijff ile sağ kolları Wim Jonk ve Dennis Bergkamp, Ajax yönetim kurulunun önüne çıktılar. Cruijff 23 sayfalık bir raporu, bir prezentasyon ile kurula sundu. Raporun başlığı "Organize Kaos'a ve Başarı'ya Yolculuk" idi. 23 sayfalık raporu şuradan bulmak mümkün ama belirtelim rapor Hollandaca. Yine de bazı evrensel kelimelerden yola çıkarak neler içerdiğini anlamak imkan dahilinde. Öncelikle takımın 7 senedir şampiyonluktan uzak kalmasının üzerine vurgu yapan Cruijff, "genç yeteneklerin üzerinde durulmasını" ve "kulüp organizasyonu ile antrenman tekniklerinin bireysel kalite bazında ilerlemesini" öneriyor. Hatta aşağıda göreceğiniz gibi "Organize Olmuş Kaos" adında genç oyuncuların yetiştirilmesi, scout sistemi gibi konularda da önerileri var. Buraya kadar her şey normal. Ama problem bu toplantı sırasında yaşanan ve tabii ki prezentasyonda yer almayan ayrıntılarda.















Darth Cruijff

"Ya bizim dediğimizi yaparsınız ya da defolup gidersiniz"...
"Eğer istediklerimizi yapmazsanız, başınız derde girer"

"Danny Blind ve Akademi Yöneticisi Jan olde Riekering'i ya Almere City'e, ya da Ajax Cape Town'a gönderin"

"Akademideki tüm hocaları görevden kovun"

"Tüm sağlık ekibinin değişmesini istiyorum
".

Bu sözler Cruijff'ıun prezentasyon sırasında, "Raad van Commissaris" adındaki, Ajax kulübünün karar alma yetkisine sahip yönetim kuruluna sarfettiği sözler. Cruijff, Wim Jonk ve Bergkamp'ın da hazır bulunduğu toplantıda kulüpte yetkili olan hemen herkesin görevden alınmasını istedi. İlk hedefindeki isimler ise Riekering, Van den Boog ve Blind idi. Altyapının başındaki Riekering ve Danny Blind'in bugüne kadar hiçbir fonksiyonunu yerine getirmediğini belirten Cruijff'un önerisinin tercümesi "sürgün". Blind ertesi gün Cruijff'un açıklamalarından son derece üzüldüğünü, kendisini bugünlere getiren adamın böyle davranması karşısında şoke olduğunu belirtti basına. Frank de Boer "Blind işini iyi yapıyor" diyerek yardımcısına sahip çıktı. Riekering ortalarda görünmedi. Van den Boog bu tsunamiden sonra görevinin başında olduğunu belirtti. Uri Coronel "bugün 2 şeyi anladım. Birincisi hepimizin Ajax'ın iyiliği için burada olduğumuz, ikincisi de Cruijff'un Ajax için bir Tanrı mertebesinde olduğu" dedi ve görevinden istifa etti. Basın onun ağzından söylenmiş "eğer karşınızda Cruijff varsa durmanız imkansızdır" cümlesini yazdı.

Toplantı çıkışı, Cruijff yanına Jonk ve Bergkamp'ı da alarak kısa bir röportaj verdi ve bu röportajda işlerin iyi gitmediğini, bunu herkesin gördüğünü söyledi ve asla söylediği iddia edilen şeyleri inkar etmedi. Hatta Jonk ve Bergkamp'ı kastederek "bu 2 genç adam sessiz-sakin iyi aile çocuğudur ama ben biraz daha az sakinim" diyerek söylediklerinin basının abartması olmadığını gösterdi. Ancak şöyle bir sorun vardı. Ortalığı kasıp kavuran adam, bundan sonra Ajax'ta neler yapılacağı ile ilgili soruya şöyle cevap verdi. "Hiçbir fikrim yok".

Egosu Geniş, Her Yerde Eli Olan Bir İnatçı Keçi

Johan Cruijff Euro 2004 sırasında Mark van Bommel ile beraber Studio Sport programında Hollanda milli takımını yorumluyordu. Cruijff program sırasında 4-3-3 sisteminin ideal futbol sistemi olduğunu ileri sürüyordu. Bir programda Van Bommel ona 4-4-2'nin daha iyi bir sistem olduğuınu belirterek karşı çıktı. Cruijff kanalın yöneticilerine bir daha Van Bommel ile program yapmak istemediğini söyledi. O günden sonraki her röportajda Van Bommel'i aşağıladı. Marco van Basten, milli takım hocası olduğunda akıl hocalarından birisi Cruijf'du. Ve ilk olarak kimi sildi dersiniz. Bugünkü milli takım hocası Bert va nMarwijk'ın damadı Mark van Bommel'i. Van Bommel'in kısa bir süre önce söylediği "Cruijff artık yaygarayı bırakıp etrafındaki olaylara dikkat etmeli" lafı boşuna söylenmiş bir laf değil.

























Geçtiğimiz yıl Cruijff'un torunu Jessua Angoy Cruijff'un Ajax B Gençler takımında oynaması gündemdeydi. Ancak Ajax akademisi yetkilileri onu tam olarak hazır görmüyorlardı. Dede Cruijff, Ajax'tan sonra diğer efsane mertebesinde olduğu kulüp Barcelona'ya götürdü torununu. Birkaç ay sonra, Ajax B-Genç takımı Barcelona'yla oynadı ve torun Cruijff 14 numaralı forması ile Barcelona'nın sağ beki olarak mücadele etti. Ajax gençleri 2-0 kazandı ve torun sahanın en kötüsüydü.

Cruijff'un "Stasi Ajanı" Bergkamp

Dennis Bergkamp ile beraber görev yapan D2 takımının hocası Heini Otto da Cruijff'un altyapıda görevli olan ve 6 farklı takımda görev yapan hocaların kovulması planı içinde yer alıyor.Ama ortada şöyle bir problem var. Cruijff Çetesi'nin baş üyelerinden Dennis Bergkamp, aylardır Heini Otto ile çalışıyor. Masa üzerine 2 gün önce gelen plan bu çetenin uzun süredir üzerinde çalıştığı bir plandı. Kısacası Bergkamp aylardır, kovulma planlarını bildiği meslektaşıyla aynı çatı altında, üstelik beraber çalışıyordu.



















14'ün tırpanına gidecek isimlerin arasında tüm sağlık ekibi de var. Bu ekibin üyelerinden birisi Edwin Goedhart. Goedhart 2 yıl nce Louis van Gaal ile beraber AZ'de çalışmıştı. Tüm Hollanda blir ki, Louis van Gaal ile çalışmış bir adamın Cruijjf'un olduğu bir ortamda çalışması mümkün değildir. İkilinin arasında neredeyse çeyrek asırdır süren mücadeleyi halen bilmeyenler buradan buyursun.

Hollanda basını artık Cruijff'un efsane kişiliğine rağmen sırf egoları uğruna kulübü feda ettiğini düşünüyor. Prezentasyon sonrası yapılan röportajda kendisi sanki bu büyük dalgayı yaratan adam değilmiş gibi kameralara konuşuyordu. Kendi fikriyle uyuşmayan hemen herkesi açıkça küçük düşüren açıklamalar yapmayı seçen ve ikili yapıcı diyalogdan çok yıkıp geçme taraflısı olan 64 yaşındaki Cruijff'un Ajax'a yarardan çok büyük bir zarar getireceği konuşuluyor. Üstelik bunu yaparken sicilleri temiz olan Jonk ve Bergkamp'ı da bu müthiş imha planına sürükleyerek saygınlıklarının leke almasına sebep oldu.






















"10 yaşınızda Ajax'a kabul edildiğinizi söyleyen bir mektup almak, Avrupa Kupası'ndan daha değerlidir" diyordu Cruijff. 1957 yılında girdi kulübün kapsından. İlk maçını oynadığında yıl 1964'tü ve gol atmıştı. 318 maça çıktı Amsterdam takımıyla ve 250 kez ağları havalandırdı. 1980-83 yılları arasında Barcelona sonrası kulübüne döndü. 2 şampiyonluk kazandı. Başkan Ton Harmsen onun artık yaşlandığını düşününce (36 yaşına gelmişti), yine ondan bekleneni yaptı. Pire için yorganı yaktı, ezeli rakip Feyenoord'a gitti. Orada duble yaparak intikamını aldı. 1986-88 yıllarında hoca olarak döndü kulübe. "Her 10 kişiden 9'u taktik nedir bilmez" lafı bu dönemde söylenmişti. Kulübe 2 kupa ve 1 Avrupa Kupa Galipleri Kupası kazandırdı. 2 yıl daha kalmak istiyordu ama yönetim 1 yıl kalmasını öngörünce ayrıldı. Barcelona'nın yolunu tuttu.

Ajax kulübünde son 3 günde olanların özeti bu. Ayrıntılar çok daha fazla tabii ki. Gündem değiştikçe aktarmaya devam edeceğiz. Tek bildiğimiz Dennis Bergkamp'ın dün öğle saatlerinde basına söylediği gibi "Super Trio"nun ilk savaştan zaferle ayrıldığı....Amsterdam'da olanlar şampiyonluk yarışında yarın akşam oynanacak Twente-PSV maçını bile geride bırakmış durumda. İşte Cruijff böyle bir adam.

Sarı Fare Kocadı
1000 Ah ve Cruijff
Sulukule'nin Devleri

9 yorum:

BasitOyna Blog dedi ki...

Cruijff isminin olduğu yerde Cruijff hiç kaybetmez. Özellikle söz konusu Ajax olduğunda. Olaylar başta çok yapıcı geçti bence, hatta van den Boog Cruijff ile katıldığı bir toplantıdan sonra Ajax televizyonuna "fikirleri yapıcı ve açık" diye mesaj verdi. Olayların başladığı an Cruijff'ün efsane futbolcuların da fikirlerini almak istemesiydi. Bergkamp'ı yanında istedi, Ajax yönetimi çok fazla ayrılacalık tanımak istemediğinden olaylar bu noktaya geldi. Şimdi adamlar bakıyorsun istifa ediyor. Ne demeliki, her zaman inandığı stabil bir şey var.

Yalnız o raporda Ajax'ın oyun sistemiyle ilgili hiçbir şey yok. Raporda genç oyuncuların gelişiminden, genç sistemin yapısının değişikliğinden bahsedilmiş sürekli. Zaten bunu yapmak istiyorki amaç, geleceği kurtarmak olsun. Gelecek yıl için çalışmalıyız diyor bu yüzden.

eren kıyak dedi ki...

Hocam uzun lafın kısası şahsen Cruyff sadece Twente ve PSV'nin ekmeğine yağ sürdü.

Jrep dedi ki...

Ajax uluslararası basarilara Cruijff sayesinde tanisti 70li yillarin basinda,ondan sonra ilk avrupa kupasini 87de yine Cruijff t.direktorlugunde gordu (Sonrasinda Barcelona'ya gidip 8 senede 11kupa kazandırdı). Van Gaal sonrası Ajax'in durumu ortada..Kulup bu durumdayken,Cruijff'u dinlemek ve onerdiklerini degerlendirmek cok da aptalca bir is olmaz...

Flying Dutchman dedi ki...

Crujff'un raporda yazdıkları ya da kulübü kurtarma amacının ayrıntıları ayrıdır, bunu dile getirirken gösterdiği üslup apayrıdır. Yönetim kurulunun karşısına çıkıp "kimin gidip kimin kalacağına siz karar veremezsiniz" demek çok acaiptir.Cruijff amacı ne olursa olsun bunu yapış şekli ve yaygaracılığıyla kulübün altına çok fena şekilde dinamit koymuştur.

Maslow dedi ki...

keyifle okudum

Beyzade dedi ki...

Üstat mükemmel bir yazı olmuş. Eline sağlık. Biraz önce normal oturumumla göndemişim sana kusura bakma:) Bir daha söyleyeyim, Ajax'ın filmi çekilse Cruijff'u kim oynar merak ediyorum açıkçası:) Böyle bir egoyu oynamak ayrı bir beceri ister herhalde...

Jrep dedi ki...

Burada da ders cikarmamiz gerekenler var,adamlarin soruna yaklasimi cogu seyleri acikca tartisabilmeleri, "en kötü gün bugünse, haydi hepberaber desibel rekoru" anlayisindan farkli

Black Pearl dedi ki...

Cruyff'un adi var diye yaptiklarini gormezden gelenlere ve hatta 'Cruyff hakli' veya 'Cruyff'u dinlesin Ajax' diyenlere tatli ruyalar diliyorum...

jackietreehorn dedi ki...

Cruijff teknik direktor olarak basarilidir, fakat egosu da gayet yuksektir. Hollanda televizyonlarina yorum yaparken sik sik sacmalar. "stating the obvious" denen herkesin bildigi seyleri onemli bir sey soyluyormus gibi tekrar etme konusunda kraldir. Bunu hazirladigi raporun ikinci sayfasinda da gorebiliriz:

"hem kalite hem de sonuca ihtiyaciniz var. Kalitesi olmayan bir sonuc sikici, sonucu olmayan kalite ise sacmadir"

Sari Fare bu kalitede daha bir cok demec vermistir:

"Eger topa sahip olursak, diger taraf gol atamaz"

"Rakipten en az bir gol daha fazla atmaniz gerekir"

"Topun gol olmasi icin o iki direk arasindan gecmesi lazim"

"Topa mudahele ederken yalnizca bir adet dogru zaman vardir. Aksi takdirde ya cok erkensiniz, ya da cok gec"

"Sahada sadece bir tane top var"

"top bu macin onemli parcalarindan biridir"

"gol atamazsaniz, kazanamazsiniz"

"dunya kupasina katilan 32 takimdan sadece birisi sampiyon olur. Cunku digerleri artik orada degildir"

"Benim ispanyolcam herhangi bir hollandalininkinden daha iyidir. Fakat ayni zamanda herhangi bir ispanyolunkinden daha kotudur"



Bunun disinda bariz sacmaladigi demecleri de olmustur:

(Ibrahimovic hakkinda): "kotu bir futbolcu icin iyi bir teknigi var. Fakat iyi bir futbolcu icin teknigi kotu"

"Eger bir futbolcunun depar attigini goruyorsaniz, bilin ki, bu gec kaldigi icindir"

"her dezavantajin bir avantaji vardir"

"Şans mantıklıdır"

"Bir hata yapmadan once, o hatayi yapmakta degilim. "

"Italyanlar sizi yenemezler. Fakat siz onlara karsi maci kaybedebilirsiniz"


Kendine guveni tamdir:

"Ben hicbir zaman hata yapmam, cunku yanildigimi kabul etmekte acayip zorlaniyorum"

("Eger isteseydiniz hakem olabilir miydiniz?" sorusuna yanit olarak): "Sanmiyorum, cunku kurallari yeterince iyi olarak bilmiyorum. Ben kendi kurallarimi koyarim"

"Futbol hakkinda cok cok sey biliyorum"

"Ajax'a 3 kez geldim. Her geldigimde kulubun kasasi bostu ve her gittigimde kulubun kasasi dolu oldu. Yani bu kadar kotuydum"
(Bir gazeteciye): "Eger bu soyledigimi anlamani isteseydim, daha iyi anlatirdim"

(Gazeteciler icin yaptigi yorum): "Eger iyi futbol oynayabilseydiniz, gazeteci olmazdiniz"

Din hakkinda:
"Ben inancli bir insan degilim. Ispanya'da sahaya cikan 22 oyuncunun hepsi mactan once istavroz cikariyor. Eger bu bir ise yarasaydi maclar hep berabere biterdi"