Komünizmin ve doğu blokundaki kontrol mekanizmasının futbola nasıl etki ettiğiyle ilgili bir
yazı yazmıştık daha önce. Bu hikaye daha da eskiden. 2. Dünya Savaşı'nın bitişinden hemen sonraki döneme, 28 Kasım 1945 tarihine denk geliyor. Dinamo Moskova bir dostluk mücadelesi için Glasgow Rangers'ın Ibrox Stadı'na, 95.000 seyircinin önüne konuk oluyor (fotoğraf yine aynı yıldaki Chelsea maçından). Maçın ikinci devresi başladığında Glasgow Rangers oyuncusu Torry Gillick hakem Tommy Thomson'ı uyararak Dinamo'nun sahada 12 kişiyle mücadele ettiğini belirtiyor.
Hakikaten Rus takımı ikinci yarı bir oyuncu değişikliği yapıyor ama bir sorun var. Oyundan kimse çıkmıyor. Hakem olaya müdahale ediyor. Dinamo tekrar 11 kişiye dönüyor. Ancak belli bir süre sonra da Rangers'ın yeni transferi Jimmy Caskie'nin oyuna girmesine itiraz edip, böyle bir değişiklik yapılması halinde maçtan çekileceklerini açıklıyorlar. Maç 2-2 berabere bitiyor. Dinamo Moskova tribünleri de Galatasaray'ın "
7 kişiyle 7-0 yendik" tezahüratından esinlenip "
12 kişiyle 2-2 berabere kaldık" tezahüratını yaratıyor.
Son cümleye inanan var mı? Aman olmasın
2 yorum:
Benim bildiğim kadarı ile bu bir şehir efsanesi:
David Downing'in turneyi anlattığı "Passovotchka: Moscow Dynamo in Britain, 1945" isimli bir kitabı vardır ve kitapta böyle bir olay yer almaz.
Aynı turnede Highbury savaştan nasibini aldığından White Hart Lane'de oynanan ve 4-3 Rusların kazandığı Arsenal maçı için de böyle bir hikaye okumuştum. Anlatılana göre maçın orta hakemi Rus, yan hakemler İngiliz. Her iki takımın da hakemi, oynanmasına izin verdiği için suçlayacağı yoğunlukta bir sis var Londra'da. Rivayete göre Arsenal kalecisi koşarken görmeyip kale direğine çarparak sakatlanmış. Ben hakemi suçlayamıyorum, program çok kesin ve malum; Rusları yöneten Stalin. Stalin takımı İngilizlere iyi niyetini göstermek için göndermiş, yani hakeme ya da kendi takımına karşı iyi niyet gösterisi gibi bir derdi yok. Neyse efendim...Malum, her ne kadar Herbert Chapman yıllar önce uygulanmasını istemiş olsa da henüz o dönemde oyuncuların sırtlarında forma numarası yok. Sisten yararlanan Rus antrenör birer birer oyuncuları sürmeye başlamış sahaya. Bu rivayete göre de bir ara 15'e 11 oynanmış maç. Yoksa Stanley Matthews, Stan Mortensen ve Joe Bacuzi takviyeli Arsenal kaybeder mi hiç Ruslara :)
Turnenin ilk iki maçında Ruslar Chelsea ile 3-3 berabere kalıp Cardiff'i 10-1 ile geçmişler.
Bu hikayeler bana o dönem Dünya Kupaları'na katılmayan, Avrupa'da oynanan oyunu futboldan saymayan, milli takımlarını Ada dışına yollamayan, hatta 10 yıl sonra Chelsea'nin Şampiyon Kulüpler Kupası'na katılmasını kuralar bile çekildikten sonra veto eden gözü kalkıkların eseri gibi gelir diyerek bitireyim.
Maçın orta hakeminin Rus olmasının detayda şöyle bir etkisi var: O dönemde İngiliz hakemler ilk kez 1905'de Pickford'un bir makalesinde ortaya attığı ve 1934'te Rous'un adeta FA'e baş kaldırarak ilk kez FA cup finalinde uyguladığı ve günümüzde de geçerli yöntem olan "diagonal control" yöntemini uygularken Rus hakemler "linear control" uyguluyor, yani iki yan hakem de aynı çizgide. Ve hangi çizgide olacaklarına da orta hakem karar veriyor. Yedek kulübesi ters tarafta ise yan hakemlerin o siste bir şey görmeleri imkansız.
Yorum Gönder