21 Ekim 2008 Salı

BUNDESLİGA DAYANIYOR


















İngiliz futbolunda önce Abramovich'in yarattığı etki, bunun doğu bloku iş adamlarının İskoçya'ya da el atması, ardından gelen Amerikalılar akımı ve son olarak Arap baharatını eklersek Premier Lig'de tam 9 takım İngiliz olmayan bir iş adamının elinde. Nedense şu ana kadar görülen Amerikalı sahipleri olan Manchester United veLiverpool taraftarlarının buna pek alışamamasıve hatta bazı taraftarların kendi amatör kulüplerini kurması, ancak Arap ve Rus işadamlarına bu kadar fazla tepki gösterilmemesi. Sebebini ve taraftarların bu motivasyonunun arkasında yatan nedeni cidden araştırmak lazım. Premier Lig'in yetkili mercileri paranın çok önemli bir hale geldiği ligde likidite akışı sağlandığı sürece buna pek ses çıkarmıyor gibi görünüyorlar. Onlar için para muslukların kesilmediği sürece ortada dönen bir problem yok, hatta yeni musluklar açmak için 39. maç gibi fikirlerortaya atıyorlar. Basın da özelikle Arap yatırımcılara genelde esprili bir dille yaklaşıyor. Yani hallerinden memnun gibiler. Bir tek Premier Lig'in başındaki adam David Triesman yabancı yatırımcıların takımların başarısı için uzun dönem planları olduğu sürece büyük bir tehlike görmediğini, ancak kısa dönemli kâr amacıyla kullanılması halinde olayın kötü sonuçları olacağını ileri sürdü. Bu açıklamada Tayland'lı Thaksin Shinawatra'nın Manchester City'i küçük bir Chelsea'ye dönüştürmesinin de etkisi büyük.

Ama kazın ayağı her ülkede böyle değil. Bunun en önemli örneklerinden birisi Almanya. Alman futbol federasyonu geçtiğimiz Perşembe günü yabancı yatırımcıların Alman takımlarının % 50 hissesinden fazlasına sahip olamayacağı şeklindeki yönetmeliği değiştirmek için toplandı. Başkan Dr Reinhard Rauball "Alman futbolundaki istikrarı ve mevcut yapıyı sürdürmek için bu yasakta evam etmeliyiz" şeklinde yorumladı toplantıyı. Dolayısıyla halen Almanya'daki kulüplerin büyük hissedarı olmak için Alman vatandaşı olmak gerekiyor. Kuralın adı "50+1" yani Alman yatırımcıların mutlaka çoğunluk hisseye sahip olması gerekiyor ki bu da yabancı yatırımcılara en fazla % 49'luk bir hak tanıyor. Kuralın değişmesi için federasyonda % 66'lık bir çoğunluk gerekiyor ki şimdilik bunu sağlamak zor görünüyor. Özellikle Bayern Munich ve Hanover 96'nın yabancı yatırımcıların kapıda beklediği iki kulüp. Alman tribünlerinin sürekli dolu hali ve son yıllarda artan lig kaliteis sırada bir çok yatırımcı olduğunu işaret ediyor. Yine de Alman federasyonunun Premier Lig'in yaşadığı "yabancılaşma"yı yaşamamak için önlemlerini sürdüreceğini düşünüyoruz.

1 yorum:

Borges dedi ki...

Söyle ki yatirimcinin yabanci ya da alman olmasi farketmiyor klup yüzde 51 hissesini herhangi bir insana satamaz, kanun bu sekilde. Dietmar Hopp gibi vakif kurup bagis seklinde para verebilir ama tek bir insan klubun yüzde 51'ini alip söz sahibi olamaz. Bu tartisiliyor.. Ola ki bu yasa degistirildi almanyada en son satilacak olan klup Bayern Münihdir sanirim.. Onun milliyetciligi ve degerlerine bagliligi üzerine bir post atarim yakin zamanda..

Bundesliga takimlari ingiliz takimlarindan cok daha cekici durumda zira klupler "kar" yapiyor hatta toplamda kar yapan tek avrupa ligi Bundesligadir bu yüzden feci bir istek var ve sartlari zorluyorlar..

Umuyorum ki böyle bir yasa cikmayacaktir, umuyorum..