25 Mart 2009 Çarşamba

SIR RICHARD ATTENBOROUGH




















Jurassic Park filminde dinozorları bir parke yerleştirip yıllar sonra iki türü bir araya getiren John Hammond karakterini hatırlarsınız. Ak sakallı dede Richard Attenborough kariyerinde 73 tame filmde rol almış, İngiliz sinema ve tiyatrosuna yaptığı katkılardan dolayı Lord unvanına layık görülmüş sanatçılardan bir tanesidir. 8 Oscar'lı epik "Gandhi" ona 1982'de En İyi Yönetmen unvanını getirmiştir. 1992 tarihli "Chaplin" bir başka başyapıtıdır Attenborugh'nun. 2002 yılından beri aktörlük yapmıyordu Attenborough, son filmini ise 2007'de yönetmişti. Aralık 2008'de evinde geçirdiği bir rahatsızlık sonucu bir süre komada kaldı ve tekrar hayata döndü. Şimdilerde Ironclad isimli 74. aktörlük denemesine hazırlanıyor ve 85 yaşında. Onun yer aldığı ve benim en sevdiğim film ise 1963 tarihli yıldızlar topluluğu The Great Escape'dir. Yazıyı yazma sebebimiz ise Lord Attenborough'nun futbolla olan ilişkisi.













Attenborough futbolla ilgili olduğu günden beri fanatik bir Chelsea taraftarı. 1969 yılına geldiğimizde ise bu sevdası kulüpte bir görev almasına ön ayak oldu. 1969-82 yılları arasında tam 13 sene sinema kariyerine devam ederken Londra kulübünün Futbol Direktörlüğü'nü yaptı. 1982'de Gandhi filminin hazırlıkları sırasında, zamanının önemli bir bölümünü adadığı proje uğruna kulüpten ayrıldı. Bu hareket tabi ona 8 Oscar getirdi yukarıda belirttiğimiz gibi. 1993'te kulüp yönetimi Onursal 2. Başkan statüsüne yükseltti (Life Vice-president). Geçtiğimiz yıl da "Onursal Başkan" unvanını aldı (Life President). Aralık ayındaki sağlık sorunları öncesinde Chelsea'yi Stamford Bridge'de düzenli olarak takip etmeye devam ediyordu. Nitekim üstteki fotoğraf Ekim ayından. Kulüpte inanılmaz saygı gören bir isim, zaten aldığı unvan ve aşağıdaki resimde John Terry ile olan yakınlığı fikir veriyordur. Bu arada belirtelim yukarıda bahsettiğimiz Great Escape'in bir diğer yıldızı Steve McQueen de Chelsea taraftarıydı. Hazır söz Chelsea-Sinema bağlantısından açıldı beyaz perdenin mavi renklere gönül vermiş isimlerini listeleyelim.






















Renee Zellwegger, Sienna Miller, Gabriel Byrne(Usual Suspects), Joseph Fiennes (Shakespeare in Love), Michael Caine (aksi olsa şaşardım zaten), Raquel Welch, Tara Reid (American Pie)
Minnie Driver (Good Will Hunting), Guy Ritchie, Bill Nighy (Pirates Of The Caribbean'ın Davy Jones'u), Jason Fleming (Snatch, Lock Stock..., From Hell, The League of Extraordinary Gentleman), Jonny Lee Miller (Trainspotting), Simon Pegg (Hot Fuzz, Shaun of the Dead), Owen Wilson (Starsky & Hutch), Will Ferrell ve Naveen Andrews yani bizim köylü "Sayid"(Lost). Benjamin Linus da olsa olsa Metalist Kharkiv'lidir. Az gol-çok iş.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

O diil de Michael Caine'e niye aksi olsa şaşardım dedin Dutchman? Kıllandım şimdi.

CaRtMaNtR dedi ki...

Guy Ritchie, Jason Fleming ve Simone Pegg daha ziyade West Ham gibi bir takımı yakıştırırdım. Gerçi Chelsea'ninde Chelski olmadan önceki durumunu düşününce bu isimlerin Chelsea taraftarı olması mantıklı geldi.

West Ham demişken Green Street Hooliangs 2 rezaleti ile ilgili bir yazıda pek güzel olur. Hatta en kötü 10 devam filmi listesi yapılırsa ilk sıra için önemli adaylardan olur bence.