Yıl içerisindeki özel günlere karşı nötr durumdayım genelde, pozitif veya negatif bir yaklaşımım yok. Yani ne "
ne gerek var canım, sevgi belirtmek için gün mü belirlenirmiş" türü artık etrafta duynaktan bıktığım düşüncem var ne de haftalar öncesinden bu işi ciddiye alıp planlar yapıyorum. Ama anneler gününü bir istisnası var, genelde hayatın bir evresinden sonra hep bir köşede unutulmuş yaşam mimarlarıdır anneler. Genelde onlara ihtiyaç duyulduğunda devreye girerler ve son noktayı koyarlar. Eğer bir gün belirlenecekse mutlaka bu anneler için olmalıdır. Dolayısıyla Anneler Günü önemlidir. Tabi o günde de kutlanması gerekenlerkutlanmayı hakeden annelerdir. Biz yine uzaklardan kutlayacağız, haftayı kapatırken valideyi televizyon karşısına oturtup izleyebileceğiniz 10 filmi de kısaca yazalım. Ha bu arada belirtelim ufak spoilerlar içerebilir.
1-Todo sobre di madre: İsminde doğrudan "anne" lafı geçen bir filmle başlayalım. Pedro Almodovar annelik kavramını zerre duygu sömürüsüne girmeden anlatmaya çalışmıştır filmde, Almodovar sinemasından eşcinsellik temasını alt metinlerle çok gözümüze soktuğundan pek hazetmem ama bu filmi yine şahsımca sınıfı geçenlerdendir.
2-Mask-Mermaids: Yine aynı maddede 2 film. Sebep. İkisinde de Cher mevcut. Ha ama belirteyim Ajda Pekkan'ın Amerikan versiyonu olan Cher'in şarkılarından hiç hazzetmesem de bu 2 film iyidir işte. İkisinde de Cher duyarlı, özgüveni yüksek, zaman zaman komik anne rolündedir Mermaids'de bir de Winona Ryder vardır. Daha ne olsun
3-Artificial Intelligence: Veletler Mangası'na da yazdığımız iki filmden birisi. İşin hem anne hem çocuk tarafına harika temas eden çağdaş bir Pinokyo masalı. Afiş cümlelerine bayılırım.
"David is 11 years old. He weighs 60 pounds. He is 4 feet, 6 inches tall.
His love is real. But he is not" David robot haliyle kanlı canlı Peter'dan daha çok sevilir annesi tarafından ama kaderi farklı gelişecektir. Enfes bir de Jude Law performansı var belirtelim.
4-Terms of Endearment: Aynı zamanda tüm zamanların mendillere en fazla sarılınan filmlerinden birisidir. Debra Winger'ın çocuklarıyla vedalaştığı sahnede sağlam durabilen pek yoktur izleyenlerden. Shirley MacLaine de kariyerinin en iyi performansını vermiştir tabi. Akademi de es geçmemiştir zaten.
5-Psycho: "Bunun ne işi var yahu burda" demeyin. Zira filmin tamamı aslında "anne" figürü üzerine kurulmuştur. Tabi finaldeki twisttn sonra bunun önemi daha da artar. Aslında bu filmi "
sana kötü davranıyormuşum al bak ne anneler var" şeklinde isyan eden anneler oğullarına izletebilir. Yine de illa bir şey izlemek istiyorsanız bundan başlamayın tabi.
6-Nine Months: Bu da işin komedi tarafı. Aslında Julianne Moore'un oynadığı "anne adayı" rolünde çok anaç özellikler göstermediğini itiraf edeyim ama listeye bir de komedi aldık. 1-2 sahnede "
bu çocuk doğacak" şeklinde rest çeker o kadar. Hani bambaşka bir pencereden baktığınızda bir anne değil baba adayının üzerine kurulmuş film bile diyebilirsiniz. Her iki günde de izlenebilir.
7-Finding Neverland: Bu da Veletler Mangası'ndan gelen diğer film. Kate Winslet o sürekli efkarlı bulduğum performansı ile Johnny Depp'in yanında zerre kadar sırıtmamıştır, zaten Depp de oldukça usta bir oyuncu olduğundan karakterin kendisi gibi temkinli ve alçakgönüllü oynamıştır. Beyaz perdedeki en güzel "öbür dünyaya gitme" sahnelerinden birisi var filmde hakkını vermek lazım.
8-Losing Isaiah: 1995 yapımı çok bilinmeyen bu ilm Halle Berry'nin bir ikon olmadan önce oynadığı eli yüzü düzgün filmlerdendir. Anne kavramının içine hafif ırkçılık sosunu ve pişmanlık duygusunu da katar aradan. Küçük bir not filmin yönetmeni Stephen Gyllenhaal Jake ve Maggie'nin babasıdır. Ne üretken aile bunlar yahu.
9-Hush: Alın size ikinci sadist anne fimi. Severim bu filmi zira Gwyneth Paltrow ve Jessica Lange filmde cidden birbirlerinden nefret etmişlerdir büyük ihtimalle. Lange oğluyla evlenen Paltrow'a bir türlü kanı ısınmaz. Hatta ısınmak ne kelime hayatını zindan eder. Bu filmi yeni evli çiftlerin izlememesinitavsiye ederim. Genç kız kaynanasına özel bir nefrete bürünebilir.
10-Stepmom: Alın bir komedi daha. Listedeki en tipik anne filmi. Yetmiyormuş gibi bir de kadın filmi. Üvey anne ve ösz anne arasındaki rekabet fenadır, öyle ki üvey anne gidip kızına Pearl Jam konserinden bilet alır. Tabi sonunda tipik Hollywood klişesi var, "
insanlar ölmesin, hayat toz pembe, laylaylom".
Ahududu Ödülü-Not Without My Daughter: Bu filmi anneler günü filmi diye izleteni Ahmedinejatın sakallarını traş etme cezasına çarptırıyorum.Zira filmin derdi annelik temasına vurgu değil İran'ı yerden yere vurmaktır. Sally Field ve Alfred Molina da alet olmuştur işte. İran filme göre bir cehennemdir. Ha Türk izleyicisinin gururunu okşayabilir zira Field filmde kızıyla kurtulmak için Türkiye'ye kapağı atar.
10 yorum:
Türk filmlerinden de Selvi Boylum Al Yazmalım'ı eklemek isterim ki aşk filmi adı altında listelenebileceği gibi bir "anne" hikayesi olarak de ele alınabilir.
o kadar film sıralamışsın, her anneler günü istisnasız yayınlanan zeynep değirmencioğlu ve ömercik'li anneler günü'nü atlamışsın dutchman.
ayrıca anneler günü filminin adını da anneler günü koyan zihniyeti kınıyorum!
Abi ben bu konuda Ytu Mama Tambien'den başka film bilmem.. :):):)
Good-bye Lenin! derim.. Belki konu sadece "anne" değil ama film içerisinde çocukların anneye olan özveri ve duygusallıkları izlenebilir kılıyor.
Good Bye Lenin!, politik kaçabilir ama anne ve çocuklar vurgusu Anneler Gününe uygun olabilir.
my stepmom is an alien... kim basinger, danny ackyrod... bir uzaylının içinde yükselen annelik duygularını paradigmik bir eksende, ya git allasen...
kramer&kramer e karşı sız annelik listesi, cosmo kramersiz masturbation contest'i olmaz!
sophie'nin seçimi ecnebilerin deyimiyle bir tearjerker'dır ama güzel filmdir, bulunmalı.
"mermaids"i çok severim bu arada, gerçekten güzel bir filmdir.
almodovar'ı sevmeme sebep olan filmlerden "yüksek ökçeler/topuklar" da (artık nasıl çevirdilerse) özellikle anne-kız ilişkisi konusuda etkileyici tespitler yapar. annenin idolleşmesi, onu aşma/aşamamaya dair.
goodbye lenin evet eklenebilir kesinlikle
de
kramer kramer'e karşı sırf bir annenin üzerine değil..bir tür aile çatışması...o filmi izleyip meryl streep'e ayar olan çok adam var tanıdığım
Bir de bunların müziklerinde birbirinden feminizm kokan, birbirinden bunaltıcı derecede sahte iyimserlik yüklü şarkılar bulunur.
Hemen Stepmom'dan girelim mesela. "Ain't No River High Enough" ile dansa başlayan üvey anne...Herşey ne kadar güzel tanrım.
yıllar yılı stepmom'ı en komik türkçe çevirilerden biri bellemiş, belletmişimdir. türkiye'de vizyona "omuz omuza" diye girmiştir çünkü.
ha tamam isim izlenerek konulmuş belli, zaten "üveyanne" desen bizde korku filmi lansmanı gibi olur. sakat haliyle. ama "omuz omuza" nedir yahu?
inanmayan girsin imdb sitesine baksın. insanlık ayıbı. resmen. filmin kendisinden daha çok etkiledi beni o isim yıllar yılı.
Yorum Gönder