İngiltere'de küme düşen ve kalan son haftada belli oldu biliyorsunuz. İngiliz milli takımının 2 eski futbolcusu Gareth Southgate ve Alan Shearer Championship yolunu tuttular takımlarıyla. Her ikisinin de düşmeyi hakettiğini söylemem lazım. Hatta sonuncu olan West Bromwich Albion dahi onlardan daha iyi bir futbol oynadı sezon boyunca desem çok abartmış olmam. Her iki takımın problemlerini yıl içnide ayrıntılı biçimde ele almıştık. Middlesbrough da Newcastle United da bunları düzeltemediler. Gareth Southgate'in takımın başında kalacağı kesin gibi, tabi Boro yönetiminden bir hamle gelmezse. Shearer'ın ise kalıp kalmayacağı konusunda henüz karar vermediği söyleniyor. Newcastle tarihi açısından çok kötü bir dönemde göreve geldi efsane. Mike Ashley'in yarattığı tabloyu temizlemesi de kolay olmadı. Son 3 yılda 9 hoca değiştirdiler ki bu Premier Lig açısından skandal bir rakam. Örneğin 2006'dan önce 9 hoca geriye gittiğinizde 1991 yılına geliyorsunuz, yani 15 yıllık bir arada değiştirdiği hoca rakamına 3 yılda ulaştı Mike Ashley'in takımı. Yapacakları şey çok basit, Shearer veya her kim kalacaksa bu, İlhan Cavcav'ın teknik direktör politikasını uygulamayı bırakacaklar. Takımın başında 3-4 yıl kalacağına güven verilmiş bir hocayı getirip 3-4 yıllık bir plan yapacaklar. Championship dünyadaki ikinci ligler arasında en zorlu olanlardandır ve yükselmek bir hayli zordur. Newcastle 2008-09 sezonunu tekrarlarsa hiç akıllarına gelmeyen olabilir ve kendilerini Charlton ve Southampton'la aynı kaderi paylaşırken bulabilirler. Middlesbrough ve Gareth Southgate'in problemleri biraz daha basit. Afonso Alves gibi Hollanda Ligi gol kralına Premier Lig takımının forvetini tek başına teslim etmek yerine daha güçlü bir forvet hattı kurmaya çalışıp skor üretecekler. Şu andaki gol sayılarından 10 tane daha fazlasını atabilselerdi ligde kalabilirlerdi.
Bu arada ilginç bir not düşeyim. Nisan başında Shearer'ın göreve gelmesiyle ben "Efsane Görevde", Premier Lig konusunda eşsiz yazılar yazan Noat SamisA da "Shearer 40'a Ulaşır mı?" yazılar yazdık. Ben kümede kalmak için 38 puanın yeteceğini düşünüyordum, o ise 40 puanın ancak yeteceğini düşünüyordu. İkimiz de yanıldık. 35 puan yetti Hull City'nin kümede kalması için ve Newcastle da aynı puana ulaşabilse averajla ligde kalacaktı. Bu son 6 yılın en düşük ikinci puan barajı oldu. Tabi bunda takımların küme düşme yarışının son haftalarında nusunda birbirleriyle yarışmasının da etkisi var. Zaten yazıyı aslen yazma sebebim de o.
Türkiye'de öyle kokuşmuş bir sistem yarattık ki küme düşme mücadelesini, durumu kritik takımların oynayacağı rakiplerin şike yapıp yapmayacağı konusunda bir yarışa döndürdük. Kabul edilen gerekçe şu yıllardır. "Eğer durumu kritik takımın oynayacağı rakibin ligde bir iddiası yoksa maçı satar". Bu hastalıklı düşünce öyle haddini aştı ki zaman zaman iddiası olan takımları da içine aldı. İnternet sitelerinde Mehmet Topal'ın şike yapabileceği ile ilgili akıl sağlığında problem olduğunu düşündüğüm insanlardan yorumlar okuyorum. Bunun son ürünü de bu hastalıklı düşünceyi yurt dışına taşımak. "Marsilya bu hafta Nancy ile oynuyor, Nancy rahat satar maçı", "Werder Bremen, Wolfsburg'a maçı verir, kaybedeceği bir şey yok. Bir kere bu düşünceyi üretenler insan psikolojisinden zerre anlayamayanlar ve hayatlarında en azından 1 kez bile halı saha maçına çıkmayanlardır. Werder Bremen 3 gün önce bir UEFA finali kaybetmişken ve kısa süre sonra da Almanya Kupası'nda final oynayacakken, kendini sıkmaması kadar doğal bir şey olabilir mi? Üniversitedesiniz, mezun olacağınız garanti, gireceğiniz son sınavdan A1 de alsanız F3 de alsanız mezuniyet dereceniz değişmeyecek. Gidip çalışır mısınız o sınava? Ne bekliyorsunuz ki bu takımlardan? Ha buna rağmen bereket İngiltere gibi profesyonelliğin ön plana çıktığı bir ülke var ki bu güruha (çoğu iddaa bayilerinin sayesinde peydah oldular, adam Norveç Ligi'nde şike olduğunu iddia ediyor sırf kuponu tutmadı diye örneğin, haritada sorsan Norveç diye Burkina Faso'yu gösterir).
4 küme düşme adayı vardı 2 tane Championship bileti için. Sunderland, Hull City, Newcastle United ve Middlesbrough. Kimlerle oynadılar? Sırasıyla, Chelsea, Manchester United, Aston Villa ve West Ham United. Chelsea. Üçüncülüğü ve Şampiyonlar Ligi vizesi garanti idi, ikincilik koltuğuna oturması için Sunderland'i ancak farklı mağlup etmesi ve Liverpool'ın kendi evinde Tottenham'a farklı mağlup olması gerekiyordu. Yani çok ufaktı ümidi. Rahattı. Manchester United. Şampiyondu, pikniğe gelmişti Hull'a. Aston Villa. UEFA vizesi garanti idi. West Ham United. Hedefsizdi ve ligi orta sıralarda bitirmeyi garantilemişti. Yani bu 4 takımın tümü 10-0 mağlup olsalar da, 8-0 kazansalar da bir şey değişmeyecekti. Tam bizim Türk ulemasının kalemleri. Ne oldu? Dördü de çıkıp takır takır top oynayıp küme düşme adaylarını mağlup ettiler. Villa son 10 dakika kalesini Newcastle'a karşı savundu, Chelsea Sunderland'e gol attıkça attı. Futbol ahlakı ve profesyonellik böyle bir şey işte. Ama tabi bu futbolcuların eseri değil, her maçın altında bir buzaı aramayan ve kendi kokuşmuşluklarını ülke futboluna yansıtan futbol seyircisi profilinden çok uzak duran insanların eseri. Biz de bir gün geliriz o duruma.....Yani...Geliriz herhalde...Gelir miyiz?
25 Mayıs 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
9 yorum:
WBA diğer ikisinden de çok haketti ligde kalmayı. Çok abartı katılıyorum.
http://notboringarsenal.blogspot.com/2009/05/sunderland-2-3-chelsea-hull-0-1-man-utd.html
"son 6 yilin en dusuk ikinci puan baraji". bu nasi bi verdir. kim farketmis bunu tebrik etmek lazim. arti neden 6 yil neden 2inci?
@yokoğluyok
o benden gelen bir veridir, link verdiğim "Efsane Görevde" yazısının ikinci paragrafında son 5 senedeki kümede kalma barajları var..ona dayanıyor....ikinci olma sebebi de 34 puanla ligde kalanın da olması son 5 senede
demek ki tum takimlar rakiplerinin oynadigi macta karsi takima tesvik primi vermis , tutmamis oyle olunca :p
soscagon.blogspot.com
yillar once, netten bahis oynarken kendi arkadasimdan sunu suymuslugum var;
"abi tek maca kaldim rus liginden, mafya karismazsa banko tuttu"
iddaa bayilerinde inanilmaz laflar ediliyor. is cikisi bi 10 dakika ugrayip, oynar gibi yapip onlari dinlemek butun yorgunlugu aliyor uzerimden : )
abi eline,kalemine , yüreğine sağlık yaa yemin ediyorum sanki içimden geçenleri okumuşsun :))
iddaa bayisine giriyorum orda 40-50 yaşlarında hayatlarında futbol topuna dahi dokunmamış adamlar yok A takımı bu maçta banko, yok B takımı bu maçı satar hiç bi iddiası kalmadı vs vs gibi absürt yorumlarda bulunuyorlar ya o an o adamların agzına 2 tane çakmamak için kendimi zor tutuyorum yemin ediyorum
Bence İngiltere'deki ve Türkiye'deki bu tablo futbolcuların eseri. Yıllardır bizim ligimizde son haftalarda küme düşme yarışında olan takımlar, ligin başlarında sittin sene uğraşsalar yenemeyecekleri üst sıralardaki takımlardan puanları takır takır topladılar. Bu durumda tabi ki kimsenin lige güveni kalmıyor. Anadolu takımı topçusu zihniyeti; 'bugün bana yarın sana'cılık, hatır kıramamak vs. işin içine giriyor bizde. Yıllardır böyle maçlar izlendi, Türk taraftarların böyle maçlarda akıllarına ilk olarak şike gelmesine şaşırmamalı.
Bir de Barcelona var, sezonu domine edip bu hafta evinde Osasuna'ya maçı kaybedip küme düşme hattının kaderini değiştiren!
Barcelona'lı oyuncuların aklının Roma'da olması çok normal ancak İngiltere'de oynayan meslektaşlarından biraz profosyonellik dersi almaları lazım.
Hiçbir iddia 05-06'da sondan ikinci hafta duyduğum Cordoba maçı sattı kadar komik olamaz. : )
Yorum Gönder