Richard Gere ve Edward Norton'un oynadığı enfes film Primal Fear'in mahkeme sahnelerinden birinde, olayı araştıran dedektiflerden birisinin ağzından şöyle bir cümle çıkar. "No man, for any considerable period, can wear one face to himself and another to the multitude, without finally getting bewildered as to which may be the true". Yani "hiç bir insan kendi başına iken bir yüz, başkalarının yanında iken başka bir yüz takınamaz, er geç gerçek yüzü ortaya çıkacaktır."Çoğu futbol izleyicisine göre böyle bir takım oldu Galatasaray. Takımı orta sahadan ikiye ayırdığınızda ve sahanın ön tarafına baktığınızda Avrupa'nın sayılı hücum güçlerinden birisine sahip olduğunu görüyorsunuz. Hadi dürüst olalım, bu hat bugüne kadar Revivo-Rapaic-Anderson'lu Fenerbahçe kadrosu ile beraber, tek tek bireysel olarak ele alındığında ve geçmiş kariyerleri göz önüne alınırsa, bir Türk futbol takımının gördüğü en şöhretli hat. Ha bu kadro Hagi-Hakan Şükür-Arif Erdem üçlüsünün yarattığı hücum gücünün yaratıcılığına ulaşacak mı onu göreceğiz. Arka tarafta ise isim olarak çok büyük olmayan, henüz yaptıkları işlerle (Servet Çetin dahil) gözü kapalı güven duyamayacağınız oyuncular mevcut. Bu takımın gerçek yüzünün ne olacağını göreceğiz, şimdilik ışıltılı yüzünü görüyoruz. Bizim amacımız oluşan kadronun muhtemel sıkıntılarını ve alınabilecek tedbirleri ortaya dökmek.
Öncelikle bunun için 15 Temmuz'daki "Sheikh's Eleven" yazısına gitmemiz lazım. Şöyle yazmışız. "Elano, Stephen Ireland, Nigel De Jong, Gareth Barry ve Martin Petrov. Orta sahanın her iki yönünde de çalışabilen, yaptıkları işler şöhretlerinin önünde olan, hepsi yetenekli adamlar". Bu orta saha adamlarının tümüne baktığımızda çok net bir şey ortaya çıkıyor. Elano beş ismin arasında hücum tarafı defansif yönüne oranla en fazla gelişmiş oyuncu. Mark Hughes büyük ihtimalle Elano'yu bırakırken, onun hücum gücüne, Tevez, Adebayor, Santa Cruz, Benjani, Bellamy ve Robinho varken çok da ihtiyaç duymayacağını düşünmüştür. Mantıklı bir hamle onlar için, bana da bu adamların arasından defansif yönü en zayıf olanı gönder deselerdi Elano'yu seçerdim. Hughes'un onca forvet transferinden sonra, yine o yazıda belirttiğimiz defanstaki eksikliği kapatma çabası ve Toure transferi de bunun bir göstergesi. Dolayısıyla City'nin hamlesini çok yadırgamamak lazım. O ilk andaki üzüntüden sonra taraftarların da onu çok özleyeceklerini sanmıyorum.
Gelelim işin Galatasaray tarafına. Arda Turan, Harry Kewell, Milan Baros, Keita ve Elano'dan oluşan bir hatta sahip oldu Galatasaray. Pozisyon yaratmakta çok sıkıntı çekmeyecektir takım. Dolayısıyla işin hücum ve yaratıcılık tarafını konuşmak yersiz. Galatasaray topu ayağına aldığında Türkiye'nin potansiyel olarak en tehlikeli takımı olacak büyük ihtimalle. Peki ya top ayağında olmadığında? Bu ekipten Keita ve Arda'nın defansif yardımlarının olacağından şüphem yok. Tabi bu hücum hattı transferlerinin, hele hele Elano transferinin çok önemli bir artısı, Arda'nın 2 sezondur üzerindeki o "forvet arkası, sürekli oynayan tek yaratıcı adam" yükünü üzerinden ama olasılığı. Arda'nın her sıkışıldığında topun ayağına atıldığı adam sendromundan kurtulması açısından Elano transferinin çok büyük bir yararı var, yani kendi yapacağından çok, başkasındaki yükü paylaşmasının da etkisi büyük olacaktır. İşin defansif yönüne gelince ki bir çok kişinin, Galatasaraylıların da kafasında önemli kuşkular mevcut.
Görünüş yukarıda saydığımız ön taraftaki beşliye, arka tarafta Leo Franco, Uğur Uçar, Servet Çetin, Gökhan Zan ve Hakan Balta'nın eşlik edeceği yönünde. Bu adamlardan Uğur Uçar dışında üçü A, Uğur Uçar da eski Ümit milli takım oyuncuları. Yani ülkenin kendi alanlarında en iyi adamları. Ama bu ön tarafında bu derece hücum gücü yüksek ve ileriye bakan bir takımı sırtlamaya yetecek mi? Onların da arkasında bu defansla ilk kez oynayacak olan bir Leo Franco olacak. Burada 2 adamın çok önemli bir görevi olacak. Defansif orta saha oyuncusu ve Frank Rijkaard. Defansif oyuncudan başlayalım. Del Bosque'nin Real Madrid'inden örnek vereceğim. 2002 Şampiyonlar Ligi finali. Real Madrid ön tarafta Zidane, Figo, Raul, Morientes ve Solari ile oynuyordu. Bu beşlinin arkasında Makelele tek başına orta sahayı toparlarken arkada Robert Carlos, Hierro, Salgado ve Helguera'dan yarıdm alıyordu. O takım isim açısından bu tür hücum-savunma uçurumu olan takımların nasıl ayakta durabileceğinin en güzel örneklerinden birisidir. Tandemin iki oyuncusunun da ayaklarına hakim ve geriden oyun kurabildikleri, kenar beklerinin hücuma destek olabildikleri bir yapı (hem Hierro hem Helguera geçmiş kariyerlerinde orta sahada görev almış adamlardı). Galatasaray'da böyle bir durum yok, ne Servet ve Gökhan geriden oyun kurup defansif orta saha oyuncusunu rahatlatacak adamlar ne de Uğur Uçar ve Hakan Balta o derece hücumcu bek. İş Mehmet Topal veya Tobias Linderoth'a kalıyor elbet. Ben Mehmet Topal'ın çok daha uygun olabileceğini düşünüyorum o noktaya. Bu eksikliklerin içinde de zaten görevi çok önemli olan ikinci adama gelelim.
Frank Rijkaard bir Hollanda'lı. Futbol tarihi boyunca Total Futbol anlayışını benimsemiş, hücum ile savunma arasındaki büyükl boşluklara tahammülü olmayan bir futbol ekolünün ülkesinden geliyor. Bir başka özelliği daha var bu ülkenin. Tarihi boyunca çıkardığı iyi oyuncuların arasında defans oyuncularının sayısı çok azken hücuma dönük orta saha ve forvet oyuncularının sayısı oldukça fazladır. Euro 2008'de Marco Van Basten; Hesselink, Huntelaar, Robben, Kuijt, Babel, Van Nistelrooy, Van Persie gibi bir hattın içinde oyuncu elemek zorunda idi. Bu adamlar ülkelerinin en iyi takımlarında forma giyiyordu. Oysa ki savunma hattında Blackburn Rovers'tan Ooijer, Hamburg'dan Mathijsen, kariyerinin sonuna yaklaşan Van Bronckhorst ve Boulahrouz mevcuttu. Ülkenin en iyi savunma oyuncuları ile hücum oyuncuları arasında büyük farklar vardı. Hollanda futbolu yapı gereği böyle bir ekol. Her sene çok fazla sayıda hücum oyuncusu yetiştirirken sağlam defans oyuncularında o derece yüksek sayılara ulaşamıyorlar. Ronald Koeman ve Jaap Stam dışında Hollanda futbolundan son yıllarda çıkmış, hatırı sayılır istikrarda defans oyuncusu bulmak oldukça zor. Yani Rijkaard şu anda içinde bulunduğu kadro yapısını, doğduğu günden beri idare etmeye alışmış ve bu yüzden de defans ve hücum hattındaki kopuklukları düzenleyip, bir takım halinde "total" bir oyun yapısını oturtmaya çalışan bir ekolden geldiği için çok iyi tanıyan bir şahsiyet. 1974 finalinde Cruijff, Rensenbrink, Rep ve kendisi ile birlikte hücum hattının arkasındaki Arie Haan ve Van Hanegem'ın toparlamaya çalıştığı takımda oynayan Johann Neeskens de. Tabi bunu yaparken Türk futbolcusunun oyun içi disiplini ve daha sıcakkanlı bir yapıda olmasının getireceği pürüzlerle karşılaşacaklar ondan eminiz.
Dolayısıyla iş Rijkaard'ın hünerinde bitecek. 2006 Şampiyonlar Ligi finalini kazandığında benzer şekilde ön tarafta çok güçlü bir ekibe sahipti Hollanda'lı. Puyol ve Marquez gibi iki önemli adam da hücum-savunma arasındaki yetenek uçurumunu kapatıyordu. Şimdi aradaki uçurum daha fazla, Galatasaray defans hattına alternatif yaratmadığı sürece eldeki bu kadroyla, teknik direktörünün becerisine kalmış bir takım halinde şimdilik. Bunun sonucunun ne olacağını göreceğiz. Şunu biliyoruz ki, futbolda sadece gol atarak kazanamazsınız. Manchester United'ın son 2 senede Avrupa'nın zirvesinde olmasının sebebi ne kadar Cristiano Ronaldo'ya bağlı ise bir o kadar da (hatta daha fazla) Rio Ferdinand ve Nemanja "duvar" Vidic'in yarattığı hata da bağlıdır. Dünyanın en büyük yıldızını kadrosunda barındıran takımın dahi böyle bir sübap hata ihtiyacı varsa, Galatasaray'ın da olacaktır.
30 Temmuz 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
16 yorum:
değişen teknik adamla gelen sistemin getirdiği bir bütün futbol anlayışı bu kadro dahilince hücum yönü yüksek oyunculara daha çok yük bindirmekte ki rijkaard bu özelliği takıma kazandırmaya çalışmaktadır. bu elbette kolay olmayacak.galatasaray defansif hataları aza indirmek için ya bu şıkkı kullanacak yada mevcut stoperlerinden daha hızlı ve daha iyi top kullanan bir transferle sorunu kökten halledecek.
Türkiye ligi özelinde ; servet ve emre güngör den oluşacak bir defans göbeği, hakan balta ve uğur uçar gibi beklerle desteklenirse ligimiz için çok üst kalitede bir defans hattı haline gelir.
Edirne'nin ötesinde ise Servet'e güvenim yine tam.Rijkaard ın Gikhan Zan ı tercih etmesi ise kalp kıran bir durum yaratır.
...............
Gs'ın oynayacağı sistemde ise beklerle beraber en önemli iş orta sahada ve elano büyük ihtimal burada oynayacak. arda-elano-topal gibi bir üçlü bence gayet şık olacaktır. yedekleri ise ayhan-linderoth-barış-m.sarp olur ki tadından yenmez.
elano yu ilerde kullanacak olursak da keita ile rotasyona girecektir diye düşünüyorum yada kewell la... rijkaard ın o çok sevdiği "ters ayaklı hücum gücü" kısmında özellikle keita solda yer alabilir fikrindeyim. ayrıca hiç çekinmeden söylüyorum ki uefa içinde çok ciddi 3 5 favori arasındayız.
eğer alışma döneminde bir kazaya denk gelmezsek cidden önümüz açık. dahası bizim için en önemli hedef olan tr ligin de şampiyonluğu kazanmamak için hiç bir sebep yok. kazanırsak ligi, ne keita ne elano ya ödenen paranın hükmü kalır.
Eğer yeni transfer yapılmazsa defansın göbeğine servetin yanındaki forma emre güngörünki olacak.Galatasarayın bu sene yaptığı en boş transferi gökhan zan'dır.
Rijkaard'la başlayan paragraf çok iyiydi...
6+2'de +2'yi Nonda ve Linderoth olarak düşünürsek, olası Neill transferi Keita ve Elano'yu çok daha anlamlı kılacaktır...
bu arada Elano'nun farklı mevkilerde oynayabilmesi Ayhan-Arda-Kewell-Keita hatta Baros rotasyonu açısından da iyi seçenekler sunacak gibi..
Sabri de fazla yorulmayacak frikikler için :)
Hayırlı olsun.
unutmadan, Haldun "ÜstünEl"
Süper Lig için konuşacak olursak; Galatasaray ve Fenerbahçe sahalarında kolay kolay maç kaybetmeyeceklerdir. Bu iki takımın iç saha maçında bol gol pozisyonu izleyeceğimizi düşünüyorum.
mükemmel bir analiz.ferdi-vidic,hierro-helguera,puyol-marquez gibi bir hat olamayacagı icin baros,keita,elano,arda,kewell 5 lisinden 1 ine kulübe yolu gözükecek benje
Uğur Uçar'ın Hakan Balta'dan daha iyidir ofans yönü. Gökhan Gönül kadar olmasa da iyidir ofansta. Bence sağ beki teslim alırsa sakatlık yaşamadığı takdirde gözümüz arkada kalmaz. Ayrıca defansif olarak da çok iyi kademe alır. Ben kendisine "yeni Gary Neville" diyorum, öyle olacağının sinyallerini de vermeye başlamıştı ki sakatlandı. Bu senenin Uğur için iyi olmasını umuyoruz.
Ellerine sağlık oldukça iyi bir yazı. Transferin başarısı aşikar lakin değer kazanması için GS defansının ortasına da bir çözüm bulması gerekiyor. Aksi taktirde Gökhan-Servet- Emre'den standartları üstünde performans beklemek lazım.
Bu sadece işin Türkiye ligi yönü. Avrupa liginde ise defans yapısı muhakkak çözüme kavuşmalı yoksa GS işi zor.
Neill'in sağ bekte ofansa yardımcı olacağını sanmıyorum defansın orta içinse daha iyi oyuncular bulma şansı çok daha yüksek. Örneğin komşuya giden Mellberg.
Alves mi demiştin ?
hahha
Harika bir analiz olmuş. Temel sorun takım için, oyun alanının boyu zaten. Kısaltmadığı müddetçe sorun olur kim olursa olsun. Sadece bununlada bitmiyor. Hareketli olma zorunluluğuda sistemin getirdiği başka bir şart.
Ancak ben kendi yazdıgım yazılardada belirttim; oyun alanı kısa oldugu ve orta saha oyuncuları geri kostugu sürece defans oyuncularının bireysel hatalarına kalır iş. Topla çıkmak konusunda sıkıntı yaşayacağını düşünmüyorum. Çünkü hücum yerleşkesine, önliberonun stoperleri kenara atmasıyla başlıyor takım. Oyunu temelde kuran adam önde oynayan adam olacak gibi gözüküyor şimdilik. Burada topla çıkşlarda opsiyon sahibi olacak defans oyuncuları; ancak orta saha oyuncularının hareketli olmaları bu problemi aza indirir diye düşünüyorum.
Birde herkesin aksine Kewell'ın yedek kalacağını düşünüyorum. Elano-Arda-Mehmet orta sahası oldukça yumuşak bir orta saha olur. Dahası sistemin oturmasının zaman alacağı açıkken bu tarz bir harekette bulunmayacağını düşünüyorum Rijkaard'ın. Linderoth'un gerek pas kabiliyeti, gerek harektliliği gerekse oyun bilgisi bu sistem için diğerlerinden oldukça önde bence.
Taraftar şimdiden çıldırmış durumda.Hiç bi halt yapmayıp senelik 3,5 milyon avroları cebe indiren Lincoln'e ne kadar taptığını hatırlarız Galatasaray'lıların.Artık Elano'yu hayal bile edemiyorum.
servet için olan değerlendirmenize katılmıyorum , geçtiğimiz sezon galatasaray takımı iyi oynadığı dönemde g.birliği , a.gücü , hacettepe maçları ve uefa kupasıda iyi oynadığı maçlarda servet çetin'nin topu oyuna iyi sokmasının galatasaray'ın pas yüzdesinin artmasında büyük etkisi vardı.bende gökhan zan'a güvenemiyorum henüz ancak servet türkiye'de gözü kapalı güvenebileceğim tek defans oyuncusu.umarım onun yanına zan'dan cok daha cabuk olan bir emre güngör'ün gelmesiyle savunma hattı kurulur.hele bir de sabri'yi oynatmasa rijkaard sanırm biz galatasaraylılar bu sezonu elimiz kulaklarımızda izleriz.
Bu transfer ile haftalardır konuşulan 4-3-3 sitemi de çöpe gitmiştir. Galatasaray'In geçen yıla benzeyen bir sistem ile oynayacağı aşikardır. forvette baros, arkasında soldan sağa arda, elano ve keita. nonda barosu kewell arkadali üçlüyü yedekleyecek. Üçlünün arkasında ise topal, linderoth, ayhan, ve sarptan oluşan bir ön tandem.
dutchman tespitlerine aynen katılıyorum. Ön-hücum hattı süper ötesi oldu.Gerek asları gerek onları yedekleyecek olanlarla burada hiçbir problem yaşayacağımızı sanmıyorum.
Ama benim de endişem özellikle bu ön grubu oynatabilecek bir arka yapı konusunda.
En kritik alan da zan-servet stoper bloğu.Ben yönetimin ve Rijkaard'ın servet'in yanına bir transfer yapmadan işi bitirmeyeceğini düşünüyorum. Hem topu oyuna sokmada, hem defansif anlamda ciddi sıkıntılar yaşayabilirz eğer bu ikili ile devam edersek. Ve dediğin gibi tabi ki Rijkaard'ın kafasındaki sistemi kurup oyunun boyunu kısaltması, dar alana sıkıştırması, orta sahadaki adamların geri gelip topla al ver yapıp defansı rahatlatmaları da önemli ama eğer stoperdeki malzeme kötüsü ise sistemin kendi başına üstleneceği roller veya onadan alınabilecek randıman en azlt seviyede kalır.
Birçoklarının belirttiği gibi Galatasaray'ın eksiği sağ bek veya forvet değil. Şu an enbüyük problem servet ve gökhan zan. Eğer servet'in yanına emre güngör gelirse Türkiye Ligini taşır ancak ileriye yönelik özellikle Avrupa liginde bizim finale götürmez.
Bu harika analiz için teşekkürler .
Fenerbahçeli olarak diyorum ki GS nin kadrosu oldukça ürkütücü, Laakin, Geçen sene defansta yaşanan kabuslar ortadayken, yabancı hakkı da henüz dolmamışken, GS iyi bir yabancı stoper almaz ise GS bütün sezon Rus Ruleti oynar.. Fenerbahçe için de aynı şey geçerli fakat Fenerbahçe illa ki alacaktır sezon başlamadan bir stoper.
Galatasaray keşke Zan'ın yerine bir yabancı sağlam stoper alabilseydi...
Yorum Gönder