10 Eylül 2009 Perşembe
SAĞOL LATİFCİM
Kemal Sunal'ın Postacı filminde Erdal Özyağcılar'ı öpüşü geldi aklıma. Pazartesi sabahındaki elemeler yazısında çok kısa geçmiştik Asya elemelerinin play-off mücadelesini, zira dananın kuyruğu bu gece kopuyordu. Ama ne kopma oldu! Türkiye maçı bittiğinde Riyad'da dakikalar 75 civarıydı ve durum 1-1'di. İlk maçı kendi evinde 0-0 bitiren Bahreyn, Suudi Arabistan deplasmanında maçı gollü beraberliğe bağlamıştı. Maçın sonunda, ilginç şeyler olacağını tahmin ettiğim için döndüm o tarafa. İyi ki de dönmüşüm. Dakikalar 90'ı gösterdiğinde Suudi Arabistan hücumuydu. Çizgi üzerinden ceza sahasına çevrilen topu Hamad Al Montashari ağlara gönderdiğinde 89:57'yi gösteriyordu kronometre. Bahreyn'li futbolcular yıkıldılar. Suudi Arabistan tribünleri de yıkıldı ama olumlu anlamda. Bahreyn kalecisi Sayed Jaffer arkadaşlarını tek tek kaldırıp ileri gönderdi. Maç tekrar başladı, Bahreyn rakip kaleye yüklendi, önce bir kontra yediler, ardından 90+4'te bir korner kazandılar, top soldan ortalandı, oyuna 65'te giren Ismaeel Latif'in kafası Bahreyn'e ülke tarihinin ilk Dünya Kupası şansını getirdi. 2-2. 1994 yılından beri Arap Yarımadasında çeşitli takımlarda çalışan Çek teknik adam Milan Máčala 10 Ekim ve 14 Kasımda Yeni Zelanda ile yapılacak play-off maçlaırnı atlatırsa 66 yaşında kariyerinin zirvesine çıkacak.
Videoyu göremeyenler için, buradan.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
bu latif benim 1-20 veren kuponumu yaktıya nedim ulan ben sana..öpüyorum seni latif "kafandan"
futbol tarihine geçer bu maç.
hakikaten efsane bi final olmuş.
arap spiker varken maça odaklanamıyorum ben.
ben gol tekrarlarının bu kadar abartıldığı başka bi yayın görmedim, 5 dakika boyunca 4 gol tekrarından için bayıldı. arap futbolseverlere allah sabır versin.
İş gereği Riyad'dayım. Kaldığımız otelde Bahreynli futbolcular da kaldı. Hatta bir önceki akşam adamlarla birlikte sahur yedik, adamlar maç günü de takımca oruç tutuyor, acımak yok :)
Tabii Suudi Arabistan-Bahreyn maçı sırasında ben buradaki bir Türk kahvesinde bizim Bosna maçını izlediğim için ne oldu-ne bitti haberim yok, gece 12-1 gibi sahur yerken bir baktım Bahreyn takımı da restoranda benimle birlikte, sevinçliler, gülüyorlar eğleniyorlar. Bir otel çalışanına sorup skoru öğrendim.
Bu sırada takımın 16 numarası da (http://en.wikipedia.org/wiki/Sayed_Mohamed_Adnan) yine restorandaki televizyondan maçı izliyor, adamla oturduk yarım saat muhabbet edip maçı izledik. Yaptığı hataları izlerken (bir yerde kendi kendine ofsayt tuzağı yapmaya çalışırken adamı kaçırdı mesela, gol olmadı) çok üzüldü, kendi kendine söylendi, İngilizce'si de fena değildi, Brezilyalı oyuncuların çokluğu nedeniyle Türkiye'de Fenerbahçe'yi tuttuğunu söyledi, Hamit'le Schalke zamanında bir kere karşı karşıya oynadığını ve çok iyi bi futbolcu olmasının yanında iyi de bi adam olduğunu söyledi :)
Maçı Bosna-Türkiye maçı nedeniyle izleyemediğimi söyleyince bana maçı ve özellikle son 2 dakikasını anlattı, tabii ki adama bizim Hırvatistan-Türkiye maçını hatırlattım, ve hatta bununla da kalmayıp efsanevi "du yu nov fatih teriimm" sorularını ve varyantlarını sordum-ettim :)
Yeni Zelanda konusunda hafif endişelilerdi, kendi aralarında garip bi şaka yapıyolardı, biri "veraryuform" (evet form) diyor, diğeri de "melbörn" diye cevap verip gülüyodu, top tekniklerinin yanında coğrafya da sıfır :)
Bu arada tüm takım restoranda terlik giyiyordu, İbrahim Üzülmez'in neden bu olaya karşı olduğunu anladım sanırım, hepsinin ayak parmakları mosmordu, içim acıdı, gazozuna oynamıyor adamlar tabii
abi ben bu arap spikerlerin centilmenliğine hastayım. golü Arabistan atıyor adam sevinçten havalarda, bahreyn atıyor yine havalarda anlamadım nereli.
biz de olsa "evet, malesef top ağlarımızda. hadi çocuklar daha vakit var" türevinde düşük desibelden bir anons la geçilir
Suudi Arabistan'ın ikinci golü 90:37'de geliyor yalnız, daha kötü :)
Yorum Gönder