14 Ekim 2009 Çarşamba

TOP 10 FANTASTİK TÜRK FİLMİ

























Fantastik Türk sineması ile tanışmam 2000'li yılların başına rastlar. Ankara'da Necatibey Caddesi yakınlarındaki bir sinemada birkaç gün boyunca düzenlenen ve biletleri o zamanın parasıyla 1 milyon olan"Fantastik Türk Filmleri Festivali" bu furyaya bulaşmama sebep olmuştur. İyi ki de olmuştur zira Türk sinemasının çok bilinmeyen, televizyonlarımızda neredeyse hiç gösterilmemiş, oyuncularının çoğu ortadan kaybolmuş, görüntü ve ses efektlerinin bazıları çığırlar açan örnekleri bugün bile üzerine eğinilesi analiz edilesidir. Örneğin dünya tarihindeki ilk Batman uyarlaması Türk sineması tarafından yapılmıştır. Adı "Yarasa Adam Betmen"dir. Ancak tabii ana hikayeye sadık kalınmamıştır, zira ortada Bruce Wayne falan yoktur. Betmen, normal hayatında Robin'le birlikte bir sigorta şirketinde çalışmaktadır. Robin, iletişim içni Betmen'i telefon kulübesinden arar, filmde James Bond filminin müzikleri çalar vb. Bruce Lee filmlerinde kullanılan iskambil kağıtlarından bıçak yapma yönteminin ilk defa Türk sinemasında kullanıldığına dair şüphelerim var. Neyse listeye geçelim. Maddelerin üzerine tıklayarak filmlerden sahneler izleyebilirsiniz.

1-Maskeli Şeytan (1970): Gördüğüm ilk fantastik film budur ki arşivimde halen en nadide yerlerden birisini oluşturmaktadır. Fantastik Türk sineması deyince akla gelen ilk iki isimden Yılmaz Atadeniz'in yönettiği, İrfan Atasoy'un Maskeli Şeytan'ı oynadığı bu şaheserde, Yeşilçam'ın en güzel kadınlarından Feri Cansel Feri, Sami Hazinses de Red Kit olarak Şeytan'ın dostlarını canlandırırlar. Özellikle filmde oynayan Panter karakterini gerçek hayatta ismi Faruk Panter olan bir aktör tarafından canlandırılmış olması apayrı bir hadisedir. Filmde İrfan Atasoy'un sivildeki diyalogları efsanedir. "Sesiniz hiç yabancı gelmiyor" diye soran bir bayana "plak gibiyimdir her dükkanda çalarım", "siz yetişmeseydiniz canımızı kurtaramazdık" diye teşekkür eden adama "ben böyle her yerde ara sıra biterim", "kötü adamları sayende yakaladık, sağol Maskeli Şeytan" diye teşekkür eden polise "bu her Türkün görevidir" şeklinde yanıtlar verir.

2-Kamçılı Süvari Zorro (1969): Tamer Yiğit'in Don Alberto'yu, yani Zorro'yu, Nebahat Çehre'nin de vali Don ALvarez'in kızı, Zorro'nun aşkı Maria'yı canlandırdığı filmin en önemli ayrıntısı Zorro'nun sağ kolunu Danyal Topatan'ın canlandırması ve bu karakterin adının Çiko olmasıdır. Yani Zagor'un yamağı part-time olarak Zorro'ya da yardım etmektedir Türk sinemasında. Filmin doruk noktası bana göre, Atilla Ergün'ün canlandırdığı karakterin Tamer Yiğit sivil hali, kibar Don Alberto için "bir insan kıyafetiyle hareketleriyle ancak bu kadar antipatik olabilir" şeklindeki gideridir. Yönetmen yine Yılmaz Atadeniz tabii.

3-Kızılmaske (1968): Yine Yılmaz Atadeniz yine İrfan Atasoy. Muhteşem bir film daha. Kızılmaske'den yardım isteyecek Sezer Güvenirgil Kafatası Mağarası'na elinde adresle gider. "Bana bu adresi verdiler" der (artık Harran Ovası Kafatası Mağarası No:12 mi yazıyor nedir). Kızılmaske öyle orijinal çizgiromandaki gibi elini kolunu sallayarak ülkeden ülkeye gitmez. Pasaport kontrolünden geçer, bavulunu bekler, medeni adamdır, öbürü gibi ormandan çıkmış yabani değildir. Filmin bir diğer özelliği yıllar öncesinden Miss Diana isimli kahramanı ile Lady Diana'yı müjdelemesidir. Filmin bir sahnesinde Kızılmaske kendisine sorulan bilimsel bir soruyu "mmmnnyeeeaayehh" şeklinde cevaplar ve anlamadığını belli eder.

4-Yılmayan Şeytan (1973): Diyaloglarıyla, oyunculuklarıyla bir başka şaheser. Kunt Tulgar, gerçek babasının ölümünden sonra kendisini evlat edinen adamın katillerini peşine düşen Bakırbaş isimli egzantrik karakteri canlandırır. Erol Günaydın ise efsanevi Bitik karakterindedir. "En büyük numaram domatesli yumurtalı menemen" şeklinde diyalogları vardır kendisinin. Sherlock Holmes kıyfaeti giyer film boyunca. Filme adını veren kötü adam karakterini canlandıran Erol Taş, Çin mafyasından çıkmış gibidir. Tüm dünyayı ele geçirebilecek bir maden olan Tangayt'ı icat eden profesör Doğan'ı kaçırmaya çalışan kötü adamların peşine düşen Bakırbaş, bir de kolları soba borusundan yapılmış robotla uğraşır. Filmin en dikkat çekici yanı Türk sinemasının en güzel vamp kadınlarından Tijen Par'ı da bünyesinde bulundurmasıdır. Filmin tümü youtube'dan, hem de İngilizce altyazılı olarak izlenebilir.

























5-Badi (1983): Ne diyeyim ki şimi ben bu filme. E.T. filminin Türk versiyonu olan film, kesinlikle Hollywood versiyonundan daha korkutucudur. Zira Badi'den Evil Dead filminde doğranan karakterlerin çıkardığı seslere benzer sesler çıkar. E.T.'yi saklayan çocuklarını dövmeye gelen babanın "baba vurma uzaylı o" uyarısı ile havaya kalkan kolunun taş olması ve Allah'a sığınması filmin doruk noktasıdır. Filmin afiş cümlesi de papayrı bir araştırma konusudur. "Çocuklara Uzaydan Bir Arkadşa Geldi"...Sanki oturmaya gitmişler de komşular "çocuklar nasıl?" diye sormuş...

6-Turist Ömer Uzay Yolu'nda (1973): Çok açık söyleyeyim J.J Abrams'ın yeni Uzay Yolu'nu getir, bu filmin yanında dönüp bakarsam ne olayım. Bir kere iki efsaneyi birleştirmiş film ve yeni bir sentez yapmıştır. Daha önce blogda söyledik, bu filmde tahminim yönetmen Hulki Saner tüm oyunculara senaryoyu vermiş, Sadri Alışık'a da takıl kafana göre demiştir. Zira bu efsane diyalogların başka sebebi olamaz. Beni yerlere yeksan eden diyalogları yazmaya kalksam sayfa tutar. Ama tabii zirve anı "demek ki bir canavar vasfı yok" lafına cevaben verdiği "Canavar Vasfi vardı da şimdi Allah rahmet eylesin yok, Canavar Vasfi'yi bir arbede de arkadan vurdu rakipleri Kasımpaşa'da diyorum ne delikanlıydı" şeklindeki "Sadri baba senin yaptığın komedi ise bu Maskeli Beşler ne?" diye sorduran andır.

7-Vahşi Sevgili (1977): Ormanda ayılar tarafından büyütülen Müjde Ar genç bir kız olduğunda kazara bulunur. Neriman Köksal ayı kızını insan yaptırmak için bilim adamlarına teslim eder. Matrix civarı bir bilgi yüklemesi, astral yolculuklar, dördüncü boyuta geçiş, kara delikte kaybolma gibi tüm basamakları atlatarak ayı kızdan evrimin son halkası insan sıfatına terfi eden Müjde Ar Stephen Hawking'i yanında matematikten 2 Geçer alarak geçen öğrenci durumuna düşürecek bir zekaya sahip olur. Özellikle bilgi yüklemesinden sonraki sorgu sahnesi efsane niteliğindedir. Bilim adamı Müjde Ar'ın durumu için "dünyadaki bütün bilgileri aşılamış oluyoruz" şeklinde bir cümle kurar. O nasıl oluyo lan?

8-Superman Dönüyor (1979): Yılmayan Şeytan'ın Bakırbaş'ı Kunt Tulgar'ın yönettiği filmde Süpermen nereden dönüyor iblinmez zira ilk film ortada yoktur. Clark Kent'in Türk versiyonu Tayfun'ucanlandıran Tyafun Demir film boyunca uçmaktan çok yürür zaten. Göreve gitmeden önce anne ve babasının elini öpmesi ile sefertasıyla kötülerin peşine düşmesi filmin doruk noktalarıdır. Bir Ford Taunus'u durdurduğu sahne gücünün de kanıtlandığı sahnedir. Koskoca Ford Taunus lan..

























9-Dracula İstanbul'da (1953): Listedeki filmlerin, hatta tüm Fantastik TürkSineması'nın en eski filmi olmasına rağmen bence sinemasal açıdan en iyisi Mehmet Muhtar'ın yönettiği ve Atıf Kaplan'ın Bela Lugosi'yle yarışacak kadar iyi bir Dracula olduğu bu filmdir. Aynı zamanda ilk korku filmi ve beyaz prde tarihinde Drakula'nın uzun köpek dişlerinin ilk görüldüğü film olarak bilinir. Rivayete göre mezarlık sahnesindeki "sis" efektini teknik imkansızlıklar nedeniyle; ekipte çalışan set işçilerinden oluşan kişilik bir grup aynı anda üç dört sigara birden içerek gerçekleştirmişlerdir. Kesinlikle Türk sinemasının dönem/kalite açısından karşılaştırıldığında en üst düzey filmlerinden birisidir.

10-Dünyayı Kurtaran Adam (1982): Herhalde bir şey yazmaya gerek yok. Kendini aşmış, yurt dışında festivallerde gösterilmiş, Tarantino'nun arşivinde bulunuyormuş şeklinde şehir efsanelerinin üretildiği, Matrix'le şaka bir yana bırakıldığında ciddi benzerlikler bulunan, senaryosunu yazan Cüneyt Arkın'ın cidden rahatsız bir adma olduğunu gösteren eşsiz giriş metni (Ama gerçekte , galakside bulunan dünya düşmanları silahları ne kadar güçlü olursa olsun beyinleri yoktu), özel efektleri, müzik kullanımı, diyaloglarıyla tek kelimeyle kült filmin karşılığıdır.

-Uzay hızını aşmalıyız
-Bize de bu yakışırdı

8 yorum:

varol döken dedi ki...

vahşi sevgili derken, filmin sonunda bir ayıya mı aşık oluyor?

klink nerede klink?

solo dedi ki...

cüneyt arkın'ın oynadığı üç tane süper adamın olduğu bi film vardı adını bilmiyorum.

CaRtMaNtR dedi ki...

Turist Ömer uzay yolunda kadar Turist Ömer Afrika'da da burada kendine bir yer edinebilirdi. Bu filmin bazı kısımları harbiden Kenya'da çekişmiş ve film için Sadri baba özel bir şarkı bile bestelemişti.

Birde bu tür filmleri DVD formatında bulmak almak için nereleri araştırmak lazım ilgi ve bilgi sahiplerinden bu konuda yardım rica etmekteyim efendim.

sin dedi ki...

eline saglık cok guzel olmus, benim hatırladıgım en komık sahne badi filminde kucuk cocugun badiye lokum ikram etmesidir

- al lokum ye,turk lokumu..

hellguard dedi ki...

Turist Ömer Uzay Yolunda vidyosunu açıyoruz; http://www.youtube.com/watch?v=L0M_nrNgxbk

51. saniyeye gidiyoruz,

Benzerlik karşısında adeta şok oluyoruz;

http://www.haber10.com/images/news/111122.jpg

teletabi dedi ki...

Şahane olmuş. gönül isterdi Kilink serisinden bir film de bu listede yer bulabilsin kendine. Ne yalan söyleyeyim yazıyı ilk açtığımda hızlıca kilink istanbul'da kaçıncı diye aradım :)

kazmamurat dedi ki...

@solo; 3 süpermenler o filmin adı, italyanlarla ortak yapım. zaman makinesi falan vardır ama zamanda yolculuk yoktur filmde, o derece ilginç. :)

aklıma gelen fantastik filmlerden bir tanesi de Conan çakması Altar. denk düşerseniz bir göz atıverin.

draculayı, turist ömeri ve dünyayı kurtaran adamı bu listenin tümünden ayırırım ben kendimce. Dracula hakikaten iyi bir filmdir, turist ömer "türkiye komedisi"nin ne olduğunu göstermektedir, cem yılmazın da en çok etkilendiği belli olan "what if" esprilerinin temelidir. Dünyayı kurtaran adam ise hakikaten bambaşka bir şey, hani şeytan diyor, al şu senaryoyu, saçmalamaları çıkart, felsefeyi az daha şişir, iyi ve özenli bir yapım, iyi bütçe ile. acaba diyorum, matrixten önce olsaydı böyle bir çalışma, neler olur idi?

aklımdayken, badinin en kült diyaloğu şöyle birşeydi sanıyorum,

(haylaz velet)-akşam şuradaki parka uçan daire inmiş.

(oğlunun haylazlığından bıkmış baba)- ne uçandairesi be, olur mu uçandaire, UÇAR MI LAN DAİRE?!!

(yıkıl.)

saygılar, sevgiler.

Adsız dedi ki...

siyaset ve sosyal meselelere hiç girmeseydin de keşke eskiden olduğu gibi sürekli takip etseydim blogu (cok da umrumdaydı diyebilirsin tabi ki, ne var bunda takip et de diyebilirisin, ama prensip olayı diyerek fazla uzatmıyım).. geçen bahardan beri pek sık izlemiyorum, arada bir ne birikmiş diye seçerek okuyorum o kadar..
fantastik filmler yazısını da yeni görebildim, eline sağlık süper yazı olmuş..
öğrenciyken 5-6 kişilik arkadaş grubumuza araya hatırlı kişilerin de girmesiyle yılmaz atadeniz gelmişti sohbet için.. o güne kadar ismini hiç duymadığım adam yılmaz güney, neriman köksal vb. gibi özellikle 60lar ve sonra 70lerin aktör ve aktrisleriyle setlerdeki maceralarını anlattıkça adamın gerçekten önemli bir şahıs olduğunu kavramıştım.. buradaki filmlerin coğunun da hikayesini anlatmıştı.. şunu da söyliyim kilink istanbulda olmadan bu liste eksik kalır..
borges e bolca selam..

flyby