7 Eylül 2009 Pazartesi
CUMARTESİNİN ARDINDAN
2010 Dünya Kupası elemelerinin Avrupa tarafında sağlıklı bir yorum yapmak için Çarşamba gecesi 23:45 dolaylarını beklemek gerektiğini düşünüyorum, zira bu sabah kalktığımızda yapılan tüm hesaplar o gece değişebilir. Bir çok takımın çarşamba günü 2010 vizesi alması gündemde, bir çok takımın da defteri kapatıp 2012'ye kanalize olması. Dolayısıyla ben Avrupa ile ilgili grup karşılaşmalarının analizi yerine oradan ufak tefek anektodlar aktarıp diğer eleme gruplarına bir göz atmanın daha yararlı olacağını düşünüyorum. Yukarıda söylediğimiz her şey milli takım için de geçerli. 4-2'lik galibiyetin anlamının olmasının tek bir yolu var o da çarşamba gecesi Bosna'da galip gelmek. Şansımızın Bosna'ya göre daha az olması bir yana, Bosnalılar kazanmak zorunda olmadıkları bir maça çıkacaklar. Hatta o kadar rahat olacaklar ki, kazanmaları halinde play-off kapısını açacakları, kaybetmeleri halinde ise yine ikinci sıradaki yerlerini koruyacakları bir maç olacak. Bunun onlarda bir rehavete yol açacağını düşünmüyorum, zira çok da geriye gitmeyen bir futbol tarihinin olduğu ülke için bir ilk olacak dünya kupası. Ayrıca yukarıda belirttiğim gibi Bosna maçı kaybetse dahi 1 puan farkla son 2 maça girecek ki o son 2 maçtan birinde Estonya deplasmanına gidip diğerinde (halen kendisini salmamış görünen) İspanya ile içeride oynayacaklar. Bizim ise henüz bir Belçika deplasmanımız var. Kısacası kazansak bile ipler bizim elimizde olmayacak son 2 maça girerken.
Avrupa tarafından bir kaç anektod vererek diğer kıtalara geçelim. Cumartesi günü Hollanda ile Japonya arasında oynanan ve ev sahibinin 3-0 kazandığı maçta portakalların ilk onbirinde aynı takımda oynayan hiç bir oyuncu yoktu. Yani 11 ismin tümü farklı takımların formasını giyiyordu. Bu 83 yıl sonra bir ilk. 83 yıl önce 31 Ekim1926'da oynanan ve Almanya'ya 3-2 kaybedilen hazırlık maçına Hollanda FC, HBS, Ajax, NAC, Roermond, Feyenoord, Alcmaria Victrix, DFC, ADO, HVV en VUC takımlarından birer oyuncu ile çıkmıştı. Cumartesi sahaya çıkan onbirin takımları şöyleydi. Michel Vorm (FC Utrecht), Gregory van der Wiel (Ajax), Glenn Loovens (Celtic), Joris Mathijsen (Hamburger SV), Giovanni van Bronckhorst (Feyenoord), Robin van Persie (Arsenal), David Mendes da Silva (AZ), Wesley Sneijder (Internazionale), Nigel de Jong (Manchester City), Dirk Kuyt (Liverpool) ve Arjen Robben (Bayern München).
İsveç'e de değinelim kısaca. Grubun kaderini değiştiği maç oynandı cumartesi gecesi. Dördüncü hakem Andrea De Marco maçın sonuna ilave edilen 3 dakikayı gösterdiğinde durum 1-1'di ve son 3 maça Macaristan 14 puanla ikinci sırada girerken İsveç puanını 10 yapıyor ve şansını oldukça azaltıyordu. Dakikalar 93'ü gösterdiğinde İsveç defansı topu ileriye doldurdu, defansın büyük zamanlama hatasında topu önüne alan Zlatan Ibrahimovic kaleciyle karşı karşıya kaldı, son anda dokundu, kaleciye çarpan top Ibrahimovic'in karnına çarpıp ağlara gitti. Top ağlara gittinde dakikalar 93:07'yi gösteriyordu. Golün videosu burada. Golden sonra da ufak bir sakatlık geçirdi zaten. Bu sonuçla Macaristan 13 puanda kaldı, İsveç ise puanını 12'ye yükseltti. Her şey son 3 maçta belli olacak.
Son haberim Mesut Özil'den. Gözünüze çarpmıştır Almanya forması ile attığı ilk gol. Löw'ün onu kadroya dahil etmesinden sonra 1-2 maç ümit milli takımda yer alınca, acar basınımız ve ona ayak uyduran yurdum insanı "bakın bakın Almanya'yı seçti kadroya giremiyor" şeklindeki üçüncü sınıf alaycılığına başlamıştı. Mesut 21 yaş altı Avrupa şampiyonasında zirveye çıkınca buyurun A milli takıma geri döndü ve golünü de çaktı. Tabi aynı basının "Mesut milli formayla ilk golünü attı" haberini manşetten vermesi de ayrı bir ikiyüzlülüktür ya, onu da not edelim.
Avrupa'nın ayrıntılı raporunu perşembeye bırakıp diğer kıtalara geçelim. Asya ile başlayalım zira en kısa geçeceğimiz onların tarafı. Yeni Zelanda, Okyanusya elemelerinden çıktı ve Asya play-off'undan gelecek takımı bekliyor artık. Cumartesi, play-offun ilk ayağı Bahreyn'deydi. Suudi Arabistan'ı konuk ettiler ve 0-0 sonuçlandı maç. Çarşamba günü Arabistan'da Yeni Zelanda'nın rakibi belli olacak. O elemenin tarihleri ise 10 Ekim ve 14 kasım.
Afrika'ya geçelim. Neredeyse tam 1 sene önce Afrika'daki final gruplarına geçilmesine az bir süre kala, bugüne kadar dünya futbolunda adını duyuramayan ülkelerden ve Afrika'nın her turnuvaya bir sürpriz gönderen karakterinden bahsetmiştik. O takımlar final gruplarında pek parlak performans gösteremediler şu ana kadar. Hatırlatalım dörder takımdan oluşan 5 grup var Afrika'da ve grup birincileri doğrudan 2010 vizesi alıyorlar. Gabon'un elinde iki gün önce büyük bir şans vardı. Kamerun'u içeride mağlup edebilselerdi 9 puana yükselecekler, Togo'ya 5 puan fark yapıp Kamerun'u 1 puanda tutacaklardı. Olmadı. Emana ve Eto'o'nun 3 dakikada gelen golleri çarşamba günkü rövanş öncesi Kamerun'un ipleri eline almasını sağladı. A grubunda hemen her takımın finaller şansı sürüyor. B grubunda dün Tunus'un 89. dakikada Nijerya deplasmanından çıkardığı 2-2 beraberlik onlar için büyük avantaj oldu. Son 2 maça 2 puan farka lider giriyorlar rakiplerinin önünde. C grubunda Mısır dün de golünü verdiğimiz maçta Ruanda'yı mağlup etti ama Cezayir de galip gelince 3 puanlık fark korundu. Bu tablo böyle giderse son haftadaki Mısır-Cezayir maçı büyük bir hesaplaşmaya sahne olur. D grubunda Gana dün Muntari ve Essien'in golleri ile Sudan'ı 2-0 mağlup edip finalleri garantiledi. Afrika'dan vize alan ilk takım oldular. Son olarak E grubunda da Fildişi işi bitirmiş gibi.Burkina Faso'yu 5-0 mağlup ettiler ve son 2 maça 6 puan farkla önde giriyorlar.
CONCACAF'a gelelim. "Eriksson kovuldu Meksika kendine geldi" desem yeridir bu grup için. İsveçli görevden alındığında Meksika 6 takımlı grupta 3 maçta 1 galibiyet 2 mağlubiyet almıştı. O gittikten sonraki ilk maçta El Salvador'a da mağlup oldular gerçi. Ama sonraki 3 maçı kazandılar. Javier Aguirre'nin takımı topladığı 12 puanla üçüncü sıraya yerleşti. ABD ve Honduras'ın 1 puan gerisindeler. Dün deplasmanda 3-0 mağlup ettikleri Kosta Rika da dördüncülüğe gerilemiş oldu. Oysaki grup liderliği hesapları yapıyorlardı. CONCACAF'ta El Salvador ve Trinidad&Tobago defteri kapatmış gibiler. İkisinin de 5 puanı var oradan kurtulmaları imkansız gibi. İlk üç sıradaki takımın doğrudan vize aldığı, dördüncünün ise CONMEBOL (Güney Amerika) elemeleri beşincisi ile play-off oynayacağı grupta son üç maç ilk dört sıranın tablosunu ortaya çıkaracak. Çarşamba günkü Meksika-Honduras ve gelecek ayki Honduras-ABD, ABD-Kosta Rika maçlarının büyük önemi var artık.
CONMEBOL ile kapatalım. Arjantin-Brezilya maçını herkes konuşuyor. Perşembe günkü yazıda "Arjantin de kazanmak zorunda, zira dördüncü sırada ve takipçisi Ekvator, Kolombiya deplasmanında galip gelirse işleri tehlikeye girebilir" demiştik. İşin ilk tarafı oldu ama ikincisi olmadı. Kolombiya-Ekvator'u kendi evinde 2-0 mağlup etti. Tabi Arjantin bu sonuçla dördüncü sırada kaldı ama koltuğuna bir aday daha çıkmış oldu. Artık Kolombiya da, Ekvator gibi Arjantin'in 2 puan gerisinde. Arjantin'in kalan 3 maçından ikisi Uruguay ve Paraguay deplasmanı. İçeride Peru'yu konuk ediyorlar. Peru maçında 3 puanı büyük bir sürpriz olmazsa (Peru 10 puanla grup sonuncusu) haneye yazdıracaklar. Bu 25 puan olmaları demek. Kolombiya'nın da yine Uruguay ve Paraguay deplasmanı ile içeride bir Şili maçı var. Ekvator ise Bolivya ve Şili deplasmanına giderken Uruguay'ı içeride konuk ediyor. Fikstüre bakıldığında en rahat takım Ekvator gibi. Ama Arjantin 1-2 puan farkla da olsa dördüncü olarak çıkacaktır bu gruptan. Bunun sebebi takımın iyi olmasından değil, takipçilerinin onu zorlayamayacak durumda olmasından kaynaklanıyor söyleyeyim. Maradona'nın futbolcusuyla misyoner pozisyonu denemeyi bırakıp, 2010 haziran ayına kadar yeni şeyler üretmesi lazım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
dünya kupası'nda farklı takımların olması her zaman ilgimi çekmiştir; bu yüzden hep gabon'ları, slovakya'ları, kuzey kore'leri destekledim. avrupa'dan niye bu kadar az takım gidiyor adamlarını da hiç anlamadım. zaten 32'nin 13'ü, daha ne olsun?
portekiz çek cumhuriyeti türkiye...hatta romanya ukrayna... pek acayip bir dünya kupası olacağa benzer. platini şampiyonlar ligine zorla soktu macarları rumları vs.. acaba dünya kupasına da mı aynı ayar geliyor?
Fırat abi, Ekvator diye bir ülke yok. Ekvador o ülkenin adı.
Yorum Gönder