20 Kasım 2009 Cuma

İRLANDA'DAN MAÇ TEKRARI TALEBİ

Canı fena yandı İrlandalıların doğal olarak. Normal karşılamak lazım bir dünya kupası hayalini bitirdi Thierry Henry yaptığı hareketle. İrlandalı futbolculardan spor bakanına, yardımcı antrenörlerden Başbakana kadar herkes hakemi, Henry'i ve mevcut durumu kınayan açıklamalar yaptılar. Giovanni Trapattoni, belki de hiç beklenmeyecek kadar sağduyulu yaklaştı olaya ve Henry'i suçlamadı. Ben de pek suçlamıyorum. En azından o anda elle müdahalesi için. Ya da şöyle diyeyim, ona özel, ekstra bir sinirim yok. Dünya üzerinde bir senede bu ve buna benzer hareketleri maçlarda deneyen yüzlerce oyuncu var. Hakemler %90-95'ini yakalıyor. Yakalanamayanlar da böyle şeylere yol açıyor. Hakemlerin yakalayabildikleri pozisyonlarda, sonuç doğurmadığı için o futbolcuları es geçip Henry'e yüklenmek biraz haksızlık oluyor. Bir maçın 90. dakikasında rakip ceza sahasında kendini yere atan oyuncu Henry'den daha mı masum? Değil elbet. Henry'e bu kadar tepki gösterilmesinin nedeni telafisi olmayan bir maçta, telafisi olmayan dakikalarda bunu yapması ve bunun bir sonuç doğurması. Bütün emek hırsızı futbolculara ne kadar kızdıysam Henry'e de o kadar kızdım o hareket için. Belki bu kadar kritik bir gole sebep olduğu için, hakeme gidip itiraf etmesi beklenebilir ama kaç futbolcu bunu yapabilecek karaktere sahip ki bildiğiniz? Ya da sorun kendinize, aynı şartlarda, aynı dakikada, 80 bin seyircinizin önünde bunu siz yapar mıydınız? "Evet" olabilir bunun cevabı..."Hayır" da...Ama bunun için de Henry'i suçlamak ondan çok şey beklemek olur. Bu yaptığını affetmek anlamına gelmiyor. Futbolun ruhuna, sportmenliğe, rakiplerinin emeğine dolandırıcılık karıştırdı Fransız. Bununla beraber yukarıda söylediklerimiz de önemli.

Trapattoni'nin bu tür işlerden canı daha önce de yandı. 2002 Dünya Kupası'nda takımı İtalya, Güney Kore ile oynadığı ikinci tur maçında rakipten dayak yedi adeta. Hakemler Güney Kore'ye turnuvanın genelinde uyguladıkları müsamahayı bu maçta da gösterdiler ve İtalya altın golle elendi. O maçta Trapattoni'nin bir pozisyonda, saha kenarındaki kameramanlardan birisinin yanına gidip bir pozisyonun tekrarına baktığını hatırlarım. Dün de Henry'i suçlamaktan çok buna dikkat çekti İtalyan. "Video teknolojisinin maçlarda hakemlerin kararlarına yardımcı olması umarım daha fazla konuşulur ve masaya yatırılır" dedi. İrlanda Futbol Federasyonu ise maçın tekrarı için başvurdu FIFA'ya. Emsal gösterdikleri maç 2006 Dünya Kupası Asya Elemeleri Play-off mücadelesi, Özbekistan-Bahreyn maçı. Ancak reddedildiler.

Söz konusu play-off'ta iki final grubunun üçüncüsü Özbekistan ve Bahreyn karşı karşıyaydı. 3 Eylül 2005'te, Özbekistan'daki ilk maçta Özbekler maçı 1-0 önde götürüyordu. Derken maçın 38. dakikasında bir de penaltı kazandılar. Server Djeparov topu ağlara gönderdi ama maçın Japon hakemi Toshimitsu Yoshida penaltıyı iptal etti zira bir Özbek oyuncu, atıştan önce ceza sahasına girmişti. Bu durumda penaltı tekrarlanacakken Yoshida fahiş bir hata yaptı ve Bahreyn lehine frikik atışına karar verdi. Maç 1-0 bitti. Daha avantajlı bir skor almak isteyen Özbekler, kural hatası sebebiyle FIFA'ya başvurdu ve maçın 3-0 lehlerine tescil edilmesini istediler, ancak olay incelendi ve maçın tekrarına karar verildi. Maç oynandı ve 1-1 berabere bitti. Bahreyn kendi evinde 0-0'lık sonuçla turu geçmiş oldu. Böylece Özbekler kendi girişimciliklerinin cezasını çektiler. İşte İrlandalılar da bu maçı emsal göstererek bir tekrar istiyorlar. Ancak ortada bir sorun var.

İlgili maçta Japon hakemin yaptığı düpedüz bir kural hatası. Kural kitabı bu konuda çok net bir tanım yapıyor, penaltının, sayılan koşullar sebebi ile iptali halinde tekrarlanması gerektiği üzerine. Bu bir yorum hatası değil kural hatası. Örneğin penaltıda direkten dönen topa penaltıyı kullanan oyuncunun tekrar vuramayacağı gibi. İrlanda maçında olanlar ise bir hakem hatası. "Hakem o pozisyonda Henry'nin topa eli ile dokunmadığını göremedi" şeklinde çok basit bir açıklama dahi gelebilir. Zira FIFA'nın bu sebeple maç tekrarına karar vermesi bir kaos yaratabilir. Bundan sonra açıkça ceza sahasında rakip takımın topu elle oynadığı ama hakemin tespit edemediği ve kameralarla tespit edilen her pozisyon gerekçe gösterilerek maç tekrarı istenebilir ve içtihat gereği olumlu kara vermek zorunda kalınabilir. FIFA dolayısıyla her ne kadar itirazı incelemeye aldıysa da doğru kararı verip reddetti. Aksi halde nasıl bir kaos oluşacağını biliyorlar. Tabii bu sadece elle oynama pozisyonları için geçerli değil. Aynı kaos, ceza sahasında rakibe müdahalenin açık olduğu ama penaltı verilmeyen pozisyonlarda da çıkabilir.

Kısacası İrlandalılar da çok umutlu değillerdi, örneğin yardımcı hoca Liam Brady "bir sonuç çıkacağını sanmıyorum, ama dürüstçe yönetilmiş ve oynanmış bir tekrar maçı oynamak isterdim" demişti dün.

Evet haksızlık, evet İrlandalılar için çok acı verici bir durum ama maalesef günümüz kurallarında çaresi yok. FIFA'nın Trapottini'nin önerisini mutlaka gözden geçirmesi gerekiyor. Bu, ceza sahasında konulan 5 ve 6. hakem kadar hassas bir durum. Dün maçın hakemi, dördüncü hakemin, yardımını isteyebilir, dördüncü hakem pozisyon tekrarına bakabilir ve kendisine kulak telsizinden bilgi verebilirdi. Bütün bunlar da en fazla 30-45 saniye arasını alırdı. Dünkü maçın karar sonrası başlaması çok daha uzun sürdü örneğin ve en önemlisi de yanlış karar verildiğiyle kaldı.

7 yorum:

answer dedi ki...

Mesela amerikan futbolunda "challange" diye bir konsept var... yarı başına her iki takımında koçu 2 tane challange hakkına sahip..challange edilen pozisyonda kameralardan izlenip düzeltiliyor..eger challange yapıldıgında haksız çıkarsa takımın bir mola hakkı siliniyor..

Tabi daha durağan bir oyun olan amerikan futbolunda bu daha kolay ama futbolda da bu tür bi uygulama gayet yapılabilir düzenlemelerle

rıza yaşar dedi ki...

Dutchman, çok haklısın.

Burada benim merakla beklediğim karar Henry'e verielecek ceza olacak tabii eğer verilirse. Sonuçta FİFA'nın elinden daha fazlası gelmez ancak dünya üzerindeki tüm futbolseverlerin vicdanını rahatlatmak adına henry'e en az 3 maç ceza verilmeli kanaatindeyim. Aksi takdirde FİFA "hile, yapanın yanında kar kalır" mesajını vermiş olur.

Noat Samisa dedi ki...

Kural hatası - hakem hatası diye bir ayrım yoktur. 90'ların sonunda oynanan Sheffield Utd-Arsenal maçı, Ljungberg-Kanu ikilisinin fair-play dışı davranışı nedeniyle iki takımın ortak başvurusu ile FIFA kararıyla tekrar edildi, bu da bir başka örnek. Yeter ki maçı tekrar ettirmek isteyin, her maç tekrar edilebilir. Hakemin aksiyonu görmemesi ile gördüğünü yanlış yorumlaması veya değerlendirmesi arasında herhangi bir sonuç farkı yoktur. Özbekistan-Bahreyn maçının hakemi Yoshida, kendisinden rapor istendiğinde ''penaltıda tam topa vurulduğunda ceza sahasına girmeye çalışan oyunculardan biri diğerine faul yaptı'' yazsa, ne AFC ne de FIFA hiçbir şey yapamazdı.

Mesele yine ortak kanaatte bitiyor. Fransa derse ki, ''evet, tekrar oynayalım'' toplum baskısı ile bu maç tekrar oynanır. Çarşamba akşamı o kale arkasında bir fazladan hakem olsaydı, Henry top ilk eline çarptıktan sonra kepçelemeye yeltenemezdi bile. Şu oyuna yardımcı öge sokma merakını da hiç anlayamıyorum, belki gol çizgisi için bir sensör olabilir ama bu tv görüntüsü işini maç anına sokmak bana çok anlamsız, heyecan bozucu olarak görünüyor. Daha fazla kişi yer alsın sahada, daha çok kişi bu oyunda olsun. 18. hakem gelsin, ama tv görüntüsü maç anına girmesin.

Flying Dutchman dedi ki...

Ben yazdıklarından herhangi bir başvuru olmaması halinde benim "kural hatası" dediğim şey gerçekleşse dahi maçın tekrar edilmemesi gibi bir durumun olabileceğini anlıyorum. Doğru mudur?

Yani örneğin, hakem 3 korner kazanan bir takıma penaltı verirse ve bununla ilgili maç içi itiraz dışında hiçbir başvuru olmazsa ve hakem de "ben o penaltıyı 3 kornerden değil, korner olduğu sırada ceza sahasındaki bir itişmeden verdim" yazarsa hiçbir şey yapamıyor mu FIFA ya da karar alıcılar?

İlginç bir tartışma konusu bu o yüzden soruyorum...

Guinness Please dedi ki...

ben de bir soru sormak istiyorum...Fransa'nın yerinde Türk milli takımı olsa ve Tuncay aynı hareketi yapsa ve biz dünya kupasına gitsek..o zaman ne düşünürdünüz? ya da siz Henry'nin yerinde olsanız, bir hareketinizle Türkiye'yi dünya kupasına götürebilecek olsanız siz ne yapardınız?..32 yaşında olsanız ve son dünya kupanıza gitme şansınız olsa, aynı zamanda milli takım ve bütün milletinizin mutlu olma şansı bu şekilde bir hareket ile sağlanabilecekse siz ne yapardınız? bence büyütmeye gerek yok... yapılabilecek en iyi hareketti o dakikada ve Henry yaptı...Futbolu bu yüzden seviyorum(z)...

Noat Samisa dedi ki...

Tam olarak ne evet, ne de hayır.

Tam hadiseyi doğru hatırlayamayabilirim, Sivasspor-Galatasaray maçı ve Yunus Yıldırım'ın topsuz oyunda Ümit Karan'a gösterdiği kırmızı kart sonrası oyunun taç atışıyla veya endirekt vuruşla başlaması gerekirken hakem atışıyla başlaması bir örnektir. Bu da kural hatasıdır, kural kitabı açıkça ''topun oyunda olmadığı ihlaller''i açıklar. Ama bundan dolayı maç tekrar edemezsiniz ki Galatasaray'ın başvurusu da vardı hatta. Ama ortada kural hatası yoktur, bir takım fair-play dışı hadise nedeniyle mağlup olmuştur; bu maç tekrar edilmiştir. Sheffield Utd-Arsenal örneği budur. Hakeme durum sorulur, hakemin raporuna göre değerlendirilir bu tür olaylar. Hiçbir hakem de kariyerini çöpe atmaz, hataysa hatadır der zaten. Japon hakem de bunu demiştir, ben o örneği kural hatası-hakem hatası farkının olmadığını anlatmak için verdim.

Örnek soruya gelirsek, yine olay hatanın ne kadar su kaldırdığına bakar. Kamuoyu baskısına, hakem raporuna, iki tarafın da olayın yaklaşımına. L'Equipe bir manşet atsaydı ''Hadi tekrar oynayalım'' diye, Sarkozy önayak olsaydı çok başka bir sonuç çıkabilirdi. Atıyorum FIFA çıkıp da ''bu maça 6. hakemi atasak, Europa League gibi olsa İrlanda belki de Dünya Kupası'ndaydı'' deseydi, sorumlluk bendedir diyip de maçı tekrar etseydi, hangi vicdan bunu kabul etmezdi?

Ben de bildiğim, sık sık karşıma geldiği, her hafta hakem raporu doldurduğum için ayrıntılı cevap verebiliyorum, selamlar.

delgado dedi ki...

nedir şu "aynısını bizim takımdan x atsa y atsa ne düşünürdünüz" savunması? benim takımımdan tuncay o golü atsa gayet üzülürdüm, sevinmezdim gittiğimize. bir cevap istediyseniz benim cevabım bu, eminim ki blog okuyucularından birçoğu da benim gibi düşünecektir.

henry'nin takımını dünya kupasına götürebilmesi tek bir pozisyona bağlı değildi orda, uzatmalarda oynanacak bir devre+penaltılar vardı, kendi sahanda avantajlı başladığın bir 90 dakika vardı. tabi futbolcu o anda bunları düşünecek değil sahadaki psikolojisiyle ama maçın içinde hiçbir şekilde kabul edebilecek bir şey değildir bu. kazanma hırsı ve büyük bir hedef peşinde koşuyor olmak zaman zaman böyle durumları ortaya çıkarır tabi, futbolda normal şeyler bunlar. ancak maçın önemi ve milyonlarca insanın hayalinin haksız bir şekilde yok olması söz konusu olunca olayın dramatikliği büyüyor doğal olarak. bunları göz önünde bulundurup ne kadar normal bir şey olduğunu düşünsek de çok yanlış, çok pis bir şey. savaş gibi...