Galatasaray 2002 yılının bahar aylarında Şampiyonlar Ligi'nde üstüste ikinci kez çeyrek final oynamanın eşiğinden döndüğünde UEFA Kupası ile başlayan ve kulübe çok önemli bir gelir kaynağı sağlayan Şampiyonlar Ligi macerasına da ara vermiş oldu. İzleyen 2 sene boyunca takım Şampiyonlar Ligi'ne ilk grup mücadeleleri sonucunda havlu attı. Fatih Terim ikinci sezonun yarısından fazlası geçilmişken görevi bıraktığında enkazdan hallice bir yapı bırakmıştı. Bu yapının toparlanması pek kolay olmadı ve takım daha sonra Eric Gerets ve Feldkamp-Cevat Güler kadrolarıyla şampiyonluğa ulaştı. Bu şampiyonlukların ertesindeki Devler Ligi maceraları da pek iyi gitmedi. Takım 4 yıldır Şampiyonlar Ligi'nde mücadele edemiyor. Aynı 4 yıl süresince kulübün tarihinin en önemli transfer harcamalarını yapması ve bir de yeni stadyum inşa etmesi garip gelebilir. Kulübün bu maddi kaynaklara 1996-2002 döneminde elde edilen gelirlerle ulaştığını söylemek de pek doğru değil, zira Galatasaray başarıların kazanıldığı tarihlerde dahi futbolcularına maaş ödemekte zorlanmış hatta 2006 yılında futbolcuların antrenmana çıkmama eylemine de sahne olmuştu. Aynı süre zarfında Galatasaray oyuncu satışlarından da yüksek paralar kazanmadı. Galatasaray'ın ucuza maledip iyi bir bonservis bedeline sattığı son yerli oyuncu Mehmet Topal son yabancı ise Fernando Meira idi ama ondan önceki son örneği Adrian Ilie'ye kadar götürebiliriz. Bu süre zarfında kulüp çok önemli paralar kazanabileceği Franck Ribery'den hiçbir kuruş kazanamadı.
Kulübün mali işlerden sorumlu koordinatörü Erdal Aslan'ın Temmuz ayındaki Olağan Genel Kurul'da açıkladığı rakamlar şöyleydi:
1 Haziran-31 Mayıs dönemi bütçesi: 201 milyon TL
Gelecek dönem bütçesi: 320 milyon TL olduğu aktarıldı.
2009-10 sezonu yayın geliri: 37 milyon TL
2010-11 beklenen yayın geliri: 73 milyon TL
Hizmet alım maliyeti: 173 milyon TL
Gelecek 8 yıl için sözleşmeye bağlanmış sponsorluk ve reklam geliri: 167,9 milyon TL
Toplam net borç: 167,9 milyon dolar (118 milyon doları banka kredilerinin ödemesi)
Rakamlar bu iken Galatasaray'ın özellikle Şampiyonlar Ligi'nde son kez yer aldığı 2006-07 sezonundan beri yaptığı transferlere ve sattığı oyunculara bir bakalım. Tabii bunu yaparken Adnan Polat yönetiminin bir oyuncu satışından kâr edildiğini göstermek için oyuncunun gelecekte aldığı ücretten de kurtulduğumuzu iddia eden felsefesi uyarınca, transfer edilen futbolcunun da aldığı ücreti hesaba katarak hareket edelim. Katkılarınızı almaya hazırız. Not düşelim, bedelsiz gönderilen ve kiralanan genç oyuncuları bu listeye almadık.
2006-07 sezonu:
Gelenler
Marcelo Carrusca: 1.8 milyon euro
Junichi Inamoto: 300 bin euro
Okan Buruk: Bedelsiz
Mehmet Topal: 800 bin euro
Tolga Seyhan: (Shakhtar Donetsk'den kiralık): 500 bin euro
Gidenler
Alioum Saiodu: Bedelsiz
Volkan Arslan: Bedelsiz
Marek Heinz: St. Etienne'e gidişi sırasında kendisine 700 bin euro tazminat ödendi, 2 milyon euroya transfer edilmişti.
2007-08 sezonu
Gelenler
Cassio Lincoln: Bonservis bedeli konusunda 5 ile 10 milyon euro arasında değişen bir dolu söylenti vardı, Adnan Polat gidişinin ardından menajeri ile birlikte Brezilyalının kulübe tam 14 milyon euro kaybettirdiğini açıkladı)
Ismael Bouzid: 600 bin euro
Servet Çetin: 500 bin euro
Serkan Çalık: 100 bin euro
Barış Özbek: 100 bin euro
Tobias Linderoth: 3,5 milyon euro
Volkan Yaman: 1 milyon euro
Orkun Uşak: 600 bin euro
Shabani Nonda: 1.3 milyon euro
Emre Güngör: 600 bin euro
Gidenler
Faryd Mondragon: 400 bin euro
Junichi Inamoto: Bedelsiz (opsiyonu kullanılmadı)
Sasa Ilic: 900 bin euro
Hasan Kabze: 1 milyon euro
Stjepan Tomas: 700 bin euro
2008-09 sezonu
Gelenler
Milan Baros: 5,5 milyon euro
Harry Kewell: Bedelsiz
Fernando Meira: 4,5 milyon euro
Morgan de Sanctis: (Kiralık, 500 bin euro)
Yaser Yıldız: Bedelsiz
Gidenler
Ismael Bouzid: Bedelsiz
Rigobert Song: Bedelsiz
Fernando Meira: 6 milyon euro
2009-10 sezonu
Gelenler
Leo Franco: Bedelsiz
Lucas Neill: 800 bin euro
Abdelkader Keita: 7 milyon euro
Elano Blumer: 7 milyon euro
Giovanni Dos Santos: (Kiralık - 700 bin euro)
Ufuk Ceylan: 1 milyon euro
Gidenler
Shabani Nonda: Bedelsiz
Cassio Lincoln: 2.1 milyon euro
Tobias Linderoth: Bedelsiz (500 bin euro tazminat ödendi)
2010-11 sezonu
Gelenler
Juan Pablo Pino: 3 milyon euro
Zvjezdan Misimovic: 8 milyon euro
Lorik Cana: 4,5 milyon euro
Musa Çağıran: 1 milyon euro
Mehmet Batdal: Bedelsiz
Çağlar Birinci: 1,5 milyon euro + 3 oyuncu
Emiliano Insua: (Kiralık-700 bin euro)
Ali Turan: 500 bin euro
Gidenler:
Abdelkader Keita: 8 milyon euro
Elano Blumer: 2,9 milyon euro
Mehmet Topal: 5 milyon euro
Emre Güngör: 1,3 milyon euro
Uğur Uçar: 700 bin euro
Marceloa Carrusca: Bedelsiz
Galatasaray artık görevde olmayan Haldun Üstünel döneminde tam 15 yabancı transfer etti ve bunların bonservisleri için toplam 36,5 milyon euro ödedi. Bu oyunculardan satılanlar ise ödenen rakamın yarısı kadar, 17,5 milyon euro gibi bir kazanç getirdiler Galatasaray'a. Yukarıdaki rakamların tümünü topladığımızda ise son 4 sezonda tam 71 milyon 900 bin euroluk bir transfer harcamasına ulaşıyoruz. Üstelik bu rakama futbolculara ödenen ücretler dahil değil (meşhur Elano Formülü). Peki oyuncu satışından kasaya giren rakam ne kadar? 29 milyon euro. Yani son 4 sezonda transfer pazarında 42 milyon euro zarar etmiş bir kulüple karşı karşıyayız. Bu rakama futbolcu ve teknik adamlara sözleşme feshi için ödenen tazminatları katmıyorum.
Galatasaray, kulüp gelirlerinin bir çoğunu Riva ve Mecidiyeköy'deki arazilerinin ihalesinden gelecek rakam ve sponsorluk gelirleriyle elde ettiğini açıkladı. Aslantepe'nin isim hakları sebebiyle Türk Telekom'un yıllk 15 milyon euroluk bir desteği de olacak. Bütün bunlar bir araya geldiğinde Galatasaray'ın borç dengesini tutturduğu söylenebilir ama yukarıdaki transfer bütçesinin hiçbir açıklaması olamaz. Aynen Galatasaray gibi, Avrupa'nın üst düzey liglerinden birine sahne olmayan bir ligde mücadele eden, 2000'li yılların başında "yıldız teknik adamıyla" önce UEFA sonra da Şampiyonlar Ligi başarısı yaşamış Porto'nun oyuncu satışından elde ettiği rakama bakıp karşılaştırma yapmak için buradan buyurun.
Dezenformasyon Kulübü
Kurumsal Hayaller
Adnan x 2
Adnan x 2 Part II
Deve
7 yorum:
Bu carrusca olayında bir bit yeniği var her yerde Banfield'da kiralık oynuyor yazıyor ama "sözde" satmışız
Sevgili Flying Dutchman; Porto hakkında biz de yazmıştık, keşke bizi referans gösterseydin.
http://www.hexagoal.com/bitirme-tezi-fc-porto-12/
ellerine sağlık.
Yazının geneline katıldığımı söyleyeyim, birkaç not da ben düşeyim:
- Elano açıklaması bence taraftar için değil, yatırımcı için yapılmış bir açıklama. Acı ama adres seçimi konusundaki gerçek bu ve bunları gelecekte çok daha sık göreceğiz. Platini kriterleri 2012'den itibaren devreye girecek. Kadronuza yaptığınız yıllık harcama, yıllık gelirinizin %70'ini geçmemeli, geçerse ŞL ve AL'ye katılamazsınız. Chelsea'nin Ballack ve Joe Cole'u serbest bırakmasının ardında da bu var mesela, işlerine yaramayacaklarını düşünmeleri değil. %68'deler.
- Porto modeli bence bizim 3 büyüklere ne kadar uyar tartışılır. Gelir azlığının her iki tarafta da ana problemi teşkil etmesi ortak nokta. Yukarıda belirttiğim sorun ise Porto modelinde de en büyük açmazı yaratıyor. Onlar da %68'deler. Ve oranlama ŞL katılımı gerçekleştirdikleri sezona göre yapılan bir oranlama. Oysa Almanya'da %50'yi geçen kulüp yok. KNVB'nin geçen Nisan'da yayınladığı "tavsiyeler"den biri de %60'ın geçilmemesiydi. United %44, Arsenal %46'da.
- Şl gelirleri 1992'den 2005'e kadar CHF olarak dağıtıldı. Bu dönemde GS, 84.165.531 CHF kazandı. Tüm kulüpler arasında 22. sırada. Mesela aynı dönemde Porto 112.871.806 CHF(15.), Liverpool 103.714.656 CHF (17.) İnter ise 90.108.000 CHF(20.) almıştı. Alınan para hiç de az değil. FB, 27.036.906 CHF, BJK 22.901.625 CHF almıştı aynı dönemde. GS'ın attığı fark 60 milyon CHF ya da kabaca 40 milyon € civarında.
Porto'nun yöntemine kötü demiyorum, yanlış anlaşılmasın. Bence üç büyüklerin uygulaması zor diyorum.
Elano açıklamasının benzerini Barcelona da İbrahimovic için yapmıştı. Bence o daha garip, çünkü borsada kote olmuş bir şirket değil. Zaten İbrahimovic transferi de tuhaf bir transferdir. The Swiss Ramble, yalnızca o transferi inceleyen bir post da yazmıştı diye hatırlıyorum. Ama o da içinden çıkamamıştı işin.
Barça'nın reklam alma ihtiyacının arkasında da bu "kadro harcaması" meselesi var. Yazı tamam sayılır, yakında :)
Ancak transferden yazılan kâr-zarar ayrı bir mesele.
Jo'yu unutmussunuz.Gerci bedelsizdi galiba ama olsun...
transferden gelen ve giden bonservis hesabınıza son dört sezonda alınıp su an kadroda yer alan oyuncuları göz önünde bulundurmalısınız..
ayrıca ülke liderliğine oturmuş kulüplerin toplamda bonservis karı yapmasının mümkün olmadığını düşünmek gerekir.. yerel oyuncuları yüksek maliyetle alabilmek ancak mümkün ve yerele satış nerdeyse imkansız!! bakınız ingiltere almanya fransa hollanda italya ...
porto örneği yada portekiz örneği çok düşük olan bonservis dışı gelirler nedeniyle genele yayılamaz!
galatasaraydan porto beklentisine girilmesi çok ilgisiz bir beklentidir..
son olarak elano satışında yapılan açıklama da akla yatkındır. nasıl kulüp oyuncuya ödeyeceği toplamda 8,5 euroyu yeni bir transferde kullansa siz bu 8,5 euro yu gider hanesine yazacaksanız. kulübün de bunu yatırımcısına kar gibi göstermesi doğaldır.
Portekiz'in neden örnek gösterilemediğini anlayamadım, gerekçeyi de aynı şekilde...Bonservis dışı gelirlerin Türkiye'de Portekiz'den yüksek olması bir takımın 50 milyon euro zarar etmesinin mazereti olamaz en basit ifadeyle...
Elano satışında yapılan açıklama doğruysa, bundan sonra futbolu transferlerinde bonservis + yıllık maaş x sözleşme süresi = gerçek fiyat şeklinde yaklaşılsın. Ama böyle olmuyor işler, eğer satın alınma sırasında maliyet olarak o andaki bonservis zikrediliyorsa, satış anında 4 sene boyunca ödeyeceğiniz rakamı da göstermeniz acaip olur. Daha kullanmadığınız bir parayı ya da 3 sene sonra ödeyeceğiniz bir para akit bittiği için 3 sene sonra ödenmeyecek diye bunu kazanç göstermek de absürddür ki zaten Türkiye'de kulüpler bu denli sistemli çalışmıyor...Galatasaray'ın 3 sene sonra herhangi bir futbolcuya ödediği maaşın karşılığında bugünkü bütçesini ayarladığını düşünmüyorum...
protekiz konusunu yeterince açmamışım kusura bakmayın..
portekiz örneği özellikle hiçbir avrupa ülkesiyle karşılaştırılmamalıdır.
öncelikle avrupa birliği üyesi olunması kolay vatandaşlık verilmesi gibi oyuncu değerini arttıran avantajlar var..
ligin üst sınıfı dışında kalan takımlarının gelirleri düşük olduğundan transfer piyasasına büyük kulüplerin hakimiyeti doğal olarak kolay oluyor.
en önemlisi ülke özellikleri dolayısıyla çok geniş bir interlandtan oyuncu seçilmesi mümkün. bu kaliteye kolay ulaşılmasını sağlıyor.
kaliteli oyuncuların özelliklerini kolayca gösterebileceği lig durumu da eklendiğinde portonun transfer başarısını galatasaraydan beklemek en başta yöneticilere haksızlıktır.
Yorum Gönder