8 Şubat 2014 Cumartesi

SİSTEKİ MELODİLER vol.9 OPETH



Eylül 2008'de başlayan ve son maddesini Mart 2012'de yazdığımız, blogun bir başka uzun soluklu serisine hoşgeldiniz. Opeth aslında herhangi bir serinin 9. sırasına bırakıulması gereken grup değildir, ama yine de hiç yazmamak ayıp olurdu. "Opeth demek, İsveç progressive death metal türünün babası demektir" lafı herhalde yanlış olmaz. Her ne kadar karizmatik ve eğlenceli abimiz Mikael Åkerfeldt, grubun brutal vokalle çıkardığı albümlere üvey evlat muamelesi yapmış olsa ve Heritage'la beraber iyice progressive rock sularına girse de Morningrise gibi, Deliverance gibi, Damnation gibi albümlerin hayranlarını elbette kendisinden uzaklaştırmayacak. Opeth, aslında hayatımın son 15 yılında, yakın arkadaşlarımın sayesinde sürekli melodileri çalınan ama oturup adam gibi albümlerini dinlemediğim bir gruptu. Halbuki kendilerine 2 kez de canlı olarak şahitlik yapmışlığım vardır, birisi Maslak'ta rahmetli Dio'nun headliner olduğu Rock the Nations festivalinde, diğeri de 2008 Wacken Open Air'de. O konserler sırasında dikkatimi çeken Åkerfeldt'in vokal çeşitliliği ve sahnedeki "put your fucking hands in the aiiiiir" türündeki ergen triplerinden uzak, tamamen sakin ve ağırbaşlı,bir o kadar da esprili tavrıydı. Gruba bu köşede yer vermemizin sebebi budur.

Opeth'in melankolik, o ağır havayı estiren şarkılarından bahsedildiğinde aklıma 2 şarkı gelir hep. Birisi Watershed albümünün ilk şarkısı Coil'dir. Opeth'in o zamanlar, grubun bateristi Martin Axenrot'la beraber olan Nathalie Lorichs'in vokal desteğiyle yarattığı bu eser harika bir baladdır. Çok kısa, içinde çok fazla söz barındırmayan ama akustik gitar tınıları ve şarkının 2 bölümüne yayılmış 2 farklı vokal ile Opeth melankolinin dibine vurmuştur. Aşağıdaki sözler de bunu kanıtlar niteliktedir. 

When I get out of here
When I leave you behind
I'll find that the years passed us by


Opeth'in bir başka harika albüm açılış şarkısı da Ghost Reveries'ten Ghost of Perdition. 10 dakikalık bir progressive metal şaheseri olan bu eser, adeta giriş-gelişme-sonuç kısımları olan bir kompozisyona benzemekle beraber özellikle şarkının soft vokal tarzıyla icra edilen kısımları enfestir. Sakin bir 10 saniye ile başlayıp birdenbire patlayan Ghost of Perdition, ilk dakikanın ardından bir hikayeye başlar, 3. dakikada dingin bir yolculuğua çıkarır, 4. dakikada Åkerfeldt yine vokal tarzını değiştirir, sonlara doğru karamsar bir alternatif rock şarkısına bürünen eser, başladığı gibi kısa bir patlama ve dinginlikle kapanır.  


Opeth'in aynen Ghost Reveries'te kullandığı şarkılar içindeki iniş çıkışlar birçok eserinde yer alır. Yine Watershed'de yer alan Porcelain Heart da böyle bir şarkıdır. Opeth, metal gruplarında sıkça görüldüğü üzere çok fazla klip de çekmez ki çektiklerinden birisi bu şarkıdır. Bu derece komplike ve enstrümental kaliteyi tepede tutmayı kendisine hedef edinen bir grubun çok az sayıda söz barındıran şarkılarının bu derece dinlenilir olması da ilginç bir durumdur. Topu topu 12 dizeden oluşan, Damnation albümündeki Closure için ne denebilir ki? Bu şarkının en önemli özelliği başındaki o sisli havayı, sonundaki "haydi kurtları döküyoruz" havasına bırakmasıdır. Åkerfeldt adeta deneyselliğin dibine vurmuştur.

Opeth, öyle albümleri 1 kere dinlenip üzerinde yorum yapılacak değil, her şarkısı, her dinlendiğinde yeni bir şeyler keşfedilen, 20 dinleme sonrasında arka planda duyulan bir enstrümanın dahi insana daha önceki dinlemelerde hissetmediği şeyleri hissettiren şarkıların mimaridir. Evet tarzlarında geçen yıllar içinde değişiklik olmuştur ama bu grubu aşağılamak için bir sebep olarak kullanılmamalıdır.



Sisteki Melodiler vol.1 Anathema
Sisteki Melodiler vol.2 Marillion
Sisteki Melodiler vol.3 The Cranberries
Sisteki Melodiler vol.4 Dire Straits
Sisteki Melodiler vol.5 Hagalaz Rundedance & Of the Wand and Moon
Sisteki Melodiler vol.6 Bob Dylan
Sisteki Melodiler vol.7 Sting
Sisteki Melodiler vol.8 Enya

1 yorum:

Chevic dedi ki...

agalloch - ashes against the grains cop yakisir bu listeye.