12 Kasım 2009 Perşembe

TOP 10 SAVAŞ FİLMİ KLİŞESİ

Yıllar önce komşu ziyaretindeyiz. The Patriot filmi oynuyor televizyonda ben de "ehehehe işte bu sene bitiriyorum bakıcaz ya kaymakamlık düşünüyorum, olmazsa da dışişleri de olur" gibi her kamu yönetimi mezununun hayali olan ancak bin kişiden birinin ulaşacağı muhabbeti yapıyorum. Filmin sonlarına doğru, Mel Gibson kapmış Amerikan bayrağını (ne zaman kaptı göremedim), koştu koştu Ulubatlı Hasan gibi sapladı bir yere, komşunun 15-16 yaşlarındaki kızı havaya zıplayıp "işte Amerikan bayraaıııaaaa" diye bağırdı. O kız şimdi tahminen cuma günleri forward mailler gönderip, akşamları Aşk-ı Memnu izliyor, kahvelerini Starbucks'da içip, her yaz Bodrum'a gitme hayaliyle yaşıyordur. Şahsi fikrim gördüğüm en iyi savaş filmLERinin Empire of The Sun ve The Thin Red Line olduğudur. Her ikisi de kitlesel hadiselere eğilmek yerine bireylerin etrafında olup bitenleri ve insan psikolojisini ele almış, türün benzer filmlerinde sıkça görülen "vatansever, gözüpek, makine zihniyetindeki asker" klişesini altüst etmiştir. Zaten İnce Kırmızı Hat'ın afiş cümlesi "Her asker kendi savaşını kendisi verir" şeklindedir. Bir de Saving Private Ryan'da Tom Hanks'in oynadığı karakterin çok iyi çizilmiş olduğunu düşünürüm. O da böyle bir psikolojik betimlemedir örneğin. Kötüleri sıralarsam liste uzun olur, Pearl Harbor'dan Patriot'a, Once We Were Soldiers'dan, Tears of The Sun'a uzar da gider. Ancak en iyisinden en kötüsüne her savaş filminin değişmez karakterleri ve klişeleri vardır. Film türlerinde atladığımız kalmasın. Bunu da yapınca bir tek "Porno Film Klişeleri" kalıyor...Ne yapıcaz bilmiyorum...

1-Anonslu Kaset Adamı: Asker mağazalarının değişmez ürünlerindendir anonslu kaset bilirsiniz. İşte her savaş filminde de sevgilisinin gönderdiği mektupları okuyan, ona ikide bir "Samantha, bugün Camp Green'den geçtik, hava çok sıcak, yüzbaşı anamızı skiyor ama seni çok seviyorum" tarzında mektuplar yazan bir tip vardır. Genelde bu mektupların okunma ve yazılma yeri ranzadır. O sırada yan ranzadaki kanka, adamın sevgilisinin gönderdiği resmi görür. Resim elden ele geçer, kanka resme bakar geri verir. Sonra bizim aşık, "gelecek yaz Savannah'da evleneceğiz, küçük bir ev inşa edeceğim kendi ellerimle" der, yan ranzadaki tip "sorduk mu moa goyim?, ben zaten resmi abazalıktan istemiştim, tuvalette tema olsun kafada" der gibi bakar. Sahne geçer. % 90 oranında filmin sonuna doğru bu anonslu kaset adamı acılar içinde ölür, mektubunu sevgilisine ulaştırmak için kankası alır.

2-Eğitim Çavuşu: Genelde askeri filmlerde cepheye gidilme öncesinde bir eğitim bölümü vardır. Bu bölüm genelde bir eğitim subayının cepheye gidecek olan askerlerin burnundan getirdiği bölüm olur. Onlara aptallar, parazitler, geri zekalılar, moronlar, ibneler, hanım evlatları puştlar, yumuşaklar ve benzeri tüm hakaretleri yağdırarak adam etmeye çalışır. Genelde ekibin bir de yeteneksiz, şişko, gözlüklü, kibar bir üyesi vardır. En çok belayı da bu çeker. Tuvalet temizler, çamurda yüzer, yerde sürünür, dalağı şişene kadar koşar. Genelde Amerikan filmlerinde bu sahnelerin sonunda tüm adaylar çakı gibi birer asker olur çıkar. Aşağılama ve şiddetin disiplin değil psikolojik sorunlar yaratacağını ilk ortaya koyan adamlardan birisi Full Metal Jacket ile Stanley Kubrick olmuştur.

3-Titrekten Atılgan'a: Her savaş filminde bölüğün içerisinde sümsük, eli silah tutamayan, sakar, korkak bir eleman vardır. Bunlar genelde film boyunca arkadaşları öldürdükleri adamların dişlerinden tesbih yaparken, Almanca çalışan, rapor yazan, dağda kırda bayırda gezintiye çıkan tiplerdir. İşin kötüsü bu zavallılar sivilde de böyledir, bu yüzden askerde arkadaşlarına anlatacakları bir hikayeleri de yoktur. Millet birbirine son götürdüğü hatundan bahsederken bunlar ehehehe diye sırıtırlar ancak. Barışçıl tiplerdir, çatışmayı sevmezler. Ancak filmin bir yerinde damarına basılır bunların. Artık birisi arkadaşını mı öldürür, anasına mı küfreder, yoksa "Einstein'ın matematiği 2 geçermiş olm" diye bunu kızdırır mı nedir, bu yeminini bozar, tüfeği alır eline ortalığın tabir-i caizse damına koyar. Sonra derbi maçta rakibe gol atmış futbolcu gibi "şimdi asker oldum" modunda ortada gezinir.

4-Michael Skibbe: Genelde her savaş filminde, üstü askerleri önemsemezken, onları oğlu gibi seven bir rütbeli subay bulunur. Misal binbaşı "gönderin ikinci bölüğü, salın Alfa 2'yi, yardırın Charlie 5'i" derken "ama komutanım, pozisyonumuz kötü, bak Japonlar saf tutmuş, keklik gibi avlanırız" diye askerlerini korumaya çalışan bir yüzbaşı bulunur. Bu herif ve askerlerin arasındaki ilişki Michael Skibbe-Cassio Lincoln ilişkisi gibidir. Film boyunca arada etrafındakilere "burda tek asker bile kaybetmek istemiyorum anlıyor musun" türü nutuklar atar. Ölenlerin künyesini toplar, arada uzaklara dalar, askerlerin halini hatırını sorar, nöbet yerine gelip, nöbetçiyi "hadi git sen içeride ısın biraz, Dallas başladı, bu bölüm güzeldir" diye babacanlık yapar. Binbaşı da o derece gamsızdır yalnız. "Yüzbaşı bunlar asker, burada Küçük Ev dizisi oynamıyoruz".

5-Sakar Şakir: İşte denizaltı temalı savaş filmleriin değişmez sahnesi. Kaptan saat 4 yönünde torpido belirdi, 20 feet, 20 feet, 10 feet, 5 feet, bombarassi bombarassi bom bom bom, o vida fırladı, hasar raporu, makine dairesi alev aldı, kaptan motorlar hasar gördü, ne zaman tamir edebilirsin, bilmiyorum kaptan, bana bilmiyorum deme asker 10 dakikan var, başüstüne, beyler iş başına 10 dakikamız var kaptanın emri gibi klişe sahnelerin arasında, filmin bir yerinde denizaltı bir gemiye yaklaşır, çok sessiz olunması lazımdır. Bir tek kulaklıkla başka bir odada duran adam fısıltıyla bir şeyler söyler. Herkes susar. Derken mutfakta duran aşçı, korkudan altına eden teğmen veya bir başkası gümbürsst diye bir şey düşürür ya da kendisi düşer. Bütün tayfa "haaah şimdi ebemizi sktiler" bakışı atar buna. Ama genelde ölmezler, yanlarında 67 tane bomba patlar bir şey olmaz, onlar ilk atışta düşmanı vururlar. Helal olsun


















6-Hatasız Kul Olmaz: Bölükte aksi, fırsatçı, geçimsiz, arkadaşlarını kıskanan, onların arkasında kuyusunu kazan, halk arasında "ahlaksız piç" dedğimiz türden bir adam vardır. Hiç kimseyle arkadaş olmaz, arkadaşlarının sevgilileri için "hey Scott, seninki de iyi bir parçaymış, eminim yatakta vahşi bir kedi gibidir" türünden mesnetsiz dedikodular çıkarır, bu lafı yiyen askerden yumruk yer. Kısacası pisliğin tekidir. Gel gör ki, filmin bir yerinde bu ölümcül bir yara alır, ölmesine saniyeler vardır. Bir anda o apaçi, eşhedü en laaa diyerek tövbeye başlar. "Sen iyi bir askersin Eugene, senin de yatağını ben bozardım hep Timmy, Scott seninki benim bacım olur aslında, hepinizi çok seviyordum beni affedin" der. Ötekiler de bu kadar zaman kendilerine kötülük yapan herifi hemen affedeler. Gözyaşları içinde rahmetli cehenneme gider.

7-Bırakın kızı: Vietnam köyü basılır. Erkekler öldürülür, esirler alınır, birkaç abaza Amerikan askeri Vietnamlı kadınlara asılır, bazıları esir alınır. Derken daha bu esir kadınlardan birisini ilk gördüğü anda ona aşık olan bir parlak çocuk vardır. Kıza yaklaşmaya çalışırken 1-2 kez tükürük yer, sonra "sana zarar vermiycem" diye yavşar iyice. En sonunda kızın kalbini fetheder, o dakikadan sonra baş koruyucusu olur. Misal 3-4 zirzop asker kızın elbisesini bıçakla yırtarken "bırakın uleeaaan" diye ortama dalar Vietnamlı kız için arkadaşını yaralar falan. Genelde filmin sonunda kızı kurtarır kendi ülkesinin gazabından ama ölür. Kızın sonra ne olduğunu göstermez ama bilirim, herifi 2 günde unutur, koca bulur. Ne yapacaktı ya, elin conisinin arkasından yas mı tutacaktı.

8-Feci şekilde can verdi: Şimdi bu özellikle Amerikan propagandasının yapıldığı savaş filmlerinde, düşmanın en tepedeki adamı filmin sonunda mutlaka ölür. Mutlaka ölmekle kalmaz mutlaka feci şekilde ölür. Yani misal göğsüne bir kurşun alıp kan kaybından ölmez, ya da işte bıçaklanmaz. Ya elinde bomba patlar kolu bacağı bir yere saçılır, ya böyle boynuna bıçak saplanır, yaptığı kötülüklerin cezasını bulduğuna seyirci inandırılana kadar ebe hebe hebele diye can çekişir, ya üzerine tank düşer falan filan. Hatta Rambo bir filmde düşman komutanını okla parçalara ayırmıştı. Adam parça pinçik oldu, hiçbir şeyi bulunamadı. Şu propaganda işi yüzünden ölümün bile iyi olanı kötü olanı diye ayrılmıştır.

9-Hippie vs Redneck: En sevdiğim klişelerden birisi budur. Bizim asker Vietnam'dan gazi olarak döner. Bacağı kopmuştur, kolu kopmuştur, şeyi kopmuştur, ya da hiçbir yeri kopmamıştır gönlünden bir şeyler kopmuştur. Bara gider, barda yan masada çürük raporu alıp cepheye gitmeyen bir hippie genç "savaş mı, hey dostum bana göre değil bunlar, bu saçma sapan savaşın bir parçası olmayacağım" der. Gazi bırakır içkisini, masaya yaklaşır, "sen burada içkini yudumlayıp kızlarla düzüşürken ben kilometrelerce ötede senin kıçını kolluyordum, hiç kollarında en iyi arkadaşın can verdi mi, ha söyle aşşşaaaalık herif?" diye ayar verir. Hippie çocuk utanır, ezilir büzülür, topluluk içinde yazdığı kız bir gazinin lafıyla o gece başka çocuğa verir, bu hayata küser. Filmin sonuna doğru sokakta gördüğü gazinin tekerlekli sandalyesini iter, onla arkadaş olur.

10-Cepheden indim şehire: Askerler eğitimden sonra bir gün izin yaparlar. Şehire inerler. 3 tip adam vardır bu durumda. Özel bir işi olan, bir arkadaşıyla görüşen ya da görüşecek kimsesi olmadığı meyhaneye gidip içen tip. Doğrudan "neysem oyum" diyerek geneleve giden tip. Son olarak iyi aile kızlarını ayarlamak için gece kulübü veya bara giden tip. Bu sonuncusu çoğunluktadır. Bara gidilir, kızlar kesilir. Nedense beyaz kıyafetli denizcilerin daha bir forsu vardır, artık denizci olunca "bu çocuk beni alır uzaklara götürür" fikri mi uyanıyor hatunlarda nedir. Halbuki aynen diğerleri gibi herif gemide paspas yapıp, tuvalet temizliyor yani. Neyse 2-3 kişi kendisine kız bulur. Gecenin işleyişi ilk içki-kızı kesiş-kızla konuşma-dans etme-yiyişme-romantizm dolu ayrılık şeklindedir. Kız bulamayanlar da barda içip sarhoş olurlar, sonra hep beraber aralarında şakalaşarak kışlaya dönerler. O sırada genelevden dönen tip sigara içerek gelir, içeri girince "vuhuuuuu heyaaa şşşş bbbrsss" gibi sesler yükselir. En son ezikler döner, onlara tepki verilmez.

by Barad-dur, Canarino, forzabrian and FD

FD Yayınevinden çıkan diğer seriler

İğrenç 10 Polisiye Film Klişesi
İğrenç 10 Romantik Komedi Klişesi
İğrenç 10 Korku Filmi Klişesi
İğrenç 10 Felaket Filmi Klişesi
İğrenç 10 Dövüş Filmi Klişesi
İğrenç 10 Canavar Filmi Klişesi

8 yorum:

varol döken dedi ki...

yalnız bunlar amerikan filmi klişeleri, türklerin çektiği en iyi asker filmi küçük mücahit kıbrıs'ta olduğu için bizim klişelerimiz daha tam oluşmadı... ayrıca ulan adamlar o kadar emek veriyor yazıyor sen geliyorsun saçma sapan bir yorum yazıp içine ediyorsun elemanları için birkaç güzel film yazalım, gençler izlesin, bizim de bloga ve dünyaya katkımız olsun, savaşmasın sevişilsin, sevişilmekle kalmasın daha ileri gidilsin ama mutlaka korunulsun (her yerinden sorumluluk akan bir yorum oldu)

stalag 17
platoon
the deer hunter (avcı)

kitap olarak da silahlara veda olsun hadi, o kadar olsun...

Adsız dedi ki...

Michael Skibbe nedir yahu :D

Emrah D dedi ki...

adini ettiginiz son kalan 10 film klisesi projesi icin yardimlarimi esirgemeyecegimi beyan etmekten mutluluk duyarim.

answer dedi ki...

yalnız enemy at the gates te superdir :)

miracsaral dedi ki...

Klişemidir bilemem ama bir de şu vardır; şehir içinde veya herhangi bir kasabanın içinde çatışma vardır. Amerikan askeri bir tane evin veya okulun içine girer; içerideki çocuklara ve kadınlara parmağıyle susun işareti verir. Onlar da bal gibi susarlar.

İsteğe bağlı olarak giderken çocuklardan birisi bir çeşit el esprisi yapar vs vs..

CaRtMaNtR dedi ki...

Birde esas kahramanın final çatışması öncesi hazırlanması vardır. Silahları çıkarır, pazuları şişirir felan falan :)

Rambo 4'tede kötü adamın ölüşünde bıçaklama vardır ama öyle bıçaklama olmaz olsundur. Tek bıçak darbesi ile 25 porsiyonluk kokoreçe alt yapı olacak bağırsak çıkarır Rambo

Black Pearl dedi ki...

forzabrian ile barad'in ne katkilari oldu merak ediyorum.

Adsız dedi ki...

Ulan sabahtan beri Skibbe'ye gülüyorum yahu.