12 Mayıs 2010 Çarşamba
SİSTEKİ MELODİLER vol. 6
Eylül 2009'dan beri yazmamışız bu seriye bir şey. Sırasıyla Anathema, Marillion, Dolores O'Riordan, Dire Straits ve Hagalaz' Runedance ile Of The Wand and Moon'u incelediğimiz serinin altıncı halkasını 31 Mayıs'ta istanbulda vereceği konser sebebiyle Bob Dylan'a ayıralım. 69 yaşındaki Minnesotalı efsane Cemil Topuzlu'da müthiş bir gece yaşatacak sevenlerine. Dylan'in bu seride yer almasının sebebi elbette o hülyalı ve eşi benzeri olmayan sesi. Bu sesin üzerine bir dolu buğulu şarkı yerleştirmiştir kariyerinin genelinde. İlginç şekilde yıllar geçtikçe sesindeki ufak değişim, daha da olumlu yansımıştır şarkılarına. 1960'ların başlarında Amerika'daki barlarda şarkı söyleyerek başlayan 50 yılı aşmış kariyerinin ilk klasiği diyebileceğimiz "Blowin' In The Wind" onun uzun ve her zaman politik meselelere değinen şarkılarla doldurduğu parıltılı kariyerinin habercisidir. Savaş karşıtı sözlerine, alçakgönüllü bir mızıkanın eklendiği şarkıyı, "A Hard Rain's Gonna Fall" izler. Bu da Kübe Füze Krizi sırasında yazılmış bir şarkıdır ve bu 2 şarkı 1960'ların başlarında Amerikan gençliğinin marşlarından ikisi haline gelirler.
Yes, 'n' how many ears must one man have
Before he can hear people cry?
Yes, 'n' how many deaths will it take till he knows
That too many people have died?
The answer, my friend, is blowin' in the wind,
The answer is blowin' in the wind.
2 yıl sonra, yine politik aktivistliğinin haberini veren bir dolu şarkı gelir. "The Times They Are-A-Changing", "Ballad of Hollis Brown", "North Country Blues" bunlardan birkaçıdır. Son ikisi Amerikan çiftçi ve madencilerini, yani emekçi sınıfını ele almaktadır.
You prayed to the Lord above
Oh please send you a friend
You prayed to the Lord above
Oh please send you a friend
Your empty pockets tell yuh
That you ain't a-got no friend
------------------------
The iron ore poured
As the years passed the door,
The drag lines an' the shovels they was a-humming.
'Til one day my brother
Failed to come home
The same as my father before him.
1964 yılında "Mr Tambourine Man" gelir. Bob Dylan bu şarkının uyuşturucuları anlattığı konusundaki iddiaları reddetmiştir ancak şarkıyı yazarken marijuana kullandığını gizlememiştir. Şarkının Hz. İsa veya Fareli Köyün Kavalcısı'nı işaret edenlerin sayısı da az değildir. Kısacası aşktan, uyuşturuculara, dini motiflerden, masallara kadar bir dolu referansın içerdiği bu şarkı, Amerikadaki bazı kiliselerde ayin müziği olarak dahi kullanılmıştır.
Take me on a trip upon your magic swirlin' ship,
My senses have been stripped, my hands can't feel to grip,
My toes too numb to step, wait only for my boot heels
To be wanderin'.
I'm ready to go anywhere, I'm ready for to fade
Into my own parade, cast your dancing spell my way,
I promise to go under it.
Geçirdiği motorsiklet kazası ve uyuşturucu problemlerinden sonra 1970'lerin ortasında turnelere ancak dönebilir Dylan. 8:32'lik süresi olmasına rağmen, dünya müz,k tarihinin en uzun singlelarından birisi olan "Hurricane"i bu dönemde yazar. Şarkı sonraları Denzel Washington'ın başrolünde oynayacağı aynı isimli filmde de kullanılacak olan ve işlemediği bir cinayetten dolayı suçlanıp yıllarca hapishanede kalan Ruben "Hurricane" Carter'ın hikayesini anlatmaktadır. Dylan'in şarkılarındaki baskın harmonika yerini enfes keman melodilerine bırakmıştır. Şarkı yine alışık olunduğu gibi bir dolu politik günderme içermektedir.
Now all the criminals in their coats and their ties
Are free to drink martinis and watch the sun rise
While Rubin sits like Buddha in a ten-foot cell
An innocent man in a living hell.
That's the story of the Hurricane,
But it won't be over till they clear his name
And give him back the time he's done.
Put in a prison cell, but one time he could-a been
The champion of the world.
Dylan'in klasiklerinin bir çoğuna imza attığı yıllardan bugüne çabucak gelirsek Like A Rolling Stone, Lay Lady Lay, Knocking On Heaven's Door, Forever Young, Jokerman, Don't Think Twice It's Allright gibi şarkıların ismini anmadan geçmemek lazım. Ama bunların arasında bir tanesini kenara ayırmak lazım. Jerry Maguire filminde de kullanılmış "Shelter from the Storm". Dylan aşk temalı şarkılarda da ne kadar yaratıcı olduğunu kanıtlamıştır adeta.
Suddenly I turned around and she was standin' there
With silver bracelets on her wrists and flowers in her hair.
She walked up to me so gracefully and took my crown of thorns.
"Come in," she said,
"I'll give you shelter from the storm."
Now there's a wall between us, somethin' there's been lost
I took too much for granted, got my signals crossed.
Just to think that it all began on a long-forgotten morn.
"Come in," she said,
"I'll give you shelter from the storm."
Yazıyı, ustanın 2001 En İyi Orijinal Şarkı Oscarını evine götürdüğü şarkısının videosuyla bitirelim. Wonder Boys filminin soundtrackinden "Things Have Changed". Yıllar geçtikçe, ustanın sesindeki değişimin yarattığı o melankolik havanın izlerini çok net görürsünüz bu şarkıda. 31 mayıstaki konserde herkese iyi eğlenceler.
A worried man with a worried mind
No one in front of me and nothing behind
There's a woman on my lap and she's drinking champagne
Got white skin, got assassin's eyes
I'm looking up into the sapphire tinted skies
I'm well dressed, waiting on the last train
Standing on the gallows with my head in a noose
Any minute now I'm expecting all hell to break loose
People are crazy and times are strange
I'm locked in tight, I'm out of range
I used to care, but things have changed
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
O gün en önlerde olacağım.
Bob Dylan'ı hatırlamış olmanıza çok sevindim. Modern rock'ın babasını dünya gözüyle görebilmek fırsatı binbir borcumun arasında katiyyen kaçıramayacağım bir fırsattı.
Görüşmek üzere.
Elinize sağlık, her şey iyi güzel de Desolation Row'u atlamışsınız, eksik kalmış :)
güzel yazı tebrik ederim. ama gözlerimiz one more cup of coffee'yi aramadı değil.
Yorum Gönder